Türkiye-Suriye İyi Komşuluk Sözleşmesi ve 1937 Feshi
Bir sabah, güneş yavaşça doğarken, 17 Mayıs 1937'de Türkiye’nin Suriye sınırında olan olaylar, iki ülkenin ilişkilerini derinden etkileyecek bir kararın eşiğinde olduğunu gösteriyordu. "Acaba dostluk köprüleri mi kurulacak, yoksa düşmanlık uçurumları mı açılacak?" sorusu gündemi meşgul ediyordu. Tarihin sayfaları aralandıkça bu dönemden önceki bazı gelişmelerin önemini anlama fırsatımız doğuyor.
İyi Komşuluk Sözleşmesi'nin Önemi
1927’de imzalanan Türkiye-Suriye iyi komşuluk sözleşmesi, iki komşu ülke arasında dostane ilişkilerin temelini atmayı amaçlıyordu. Bu sözleşme ile taraflar birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı göstereceklerine ve sınır sorunlarını barışçıl yollarla çözmeye çalışacaklarına dair taahhütte bulunmuşlardı. Söz konusu dönemde , bölgedeki siyasi iklim oldukça gergin olup, çeşitli ulusal hareketlerin etkisi altındaydı. Ancak iddia edilir ki bu anlaşma, ikili ilişkileri sağlamlaştırmak için bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyordu.
Tarihsel Bağlam
Tarihçiler açısından önemli bir detay; Türkiye’nin Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında izlediği dış politika anlayışının da etkisiyle ortaya çıkan bu anlaşma süreciydi. 1920’lerde Fransa’nın manda yönetimi altında olan Suriye’ye karşı Türk hükümeti kısmi destek sağlamaktaydı. Nitekim o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda kendine bir yer edinme çabaları da göz ardı edilemezdi.
Bunun yanı sıra sosyal dinamikler de oldukça önemliydi. O günlerde birçok insanın yaşadığı coğrafya “Kimliklerimiz nereye ait?” sorusuyla sarsılıyordu . Ahlaki ve toplumsal değerlerin yeniden şekillendiği bu süreçte pek çok kişi sürgün veya göç durumuna düşmüştü.
Sözleşmenin Feshinin Nedeni
Peki ama neden feshedildi? Resmi kayıtlara göre 1936 yılında patlak veren Hatay Sorunu durumu daha da karmaşık hale getirdi! Hem Türkiye hem de Fransa'nın etkin olduğu bölgede zamanla gerilim arttı ve süreç içerisinde tarafların birbirine karşı güvensizliği derinleşti. Özellikle Hatay’ın Türk topraklarına katılması hususunda başlayan müzakereler sırasında gerilim tırmandı.
Tüm bunlar yaşanırken , tartışmaların yoğunlaşması üzerine Türkiye hükümeti sözleşmeyi feshetme yoluna gitti! Dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün kararıyla duyurulan bu gelişme, pek çok vatandaş için hayal kırıklığıydı . Hatta Hatay’da yaşayan Ahmet isimli biri o gün hissettiklerini şöyle dile getirmiştir: "O sabah her şey bambaşka görünüyordu; dostluk yerine düşmanlık rüzgarları esmeye başladı."
Duygusal Yansımalar ve Toplum Üzerindeki Etkisi
O günlerde Hatay'da yaşayan insanlar için ne yazık ki olayların gidişi belirsizlik yaratıyordu! Resmi olmayan verilere göre yüz binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kalmıştı çünkü sosyal medya gibi araçların yaygın olmadığı o zamanlarda bilgi akışı son derece sınırlıydu; radyo duyuruları ile halk bilgilendirilmeye çalışılıyordu .
\* İnsanlar arasındaki dayanışmanın simgesi telefon zincirleri bile aktif olarak kullanılıyordu! Mahalledeki herkes teker teker arayıp birbirlerine destek olmaya çalışıyorlardı . Bu yardımlaşma hali belki de insani bağların ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyordur.\* \Sosyal Medya Öncesi İletişim Ağları
\*Bugünün sosyal medyasının sunduğu iletişim kolaylıkları göz önünde bulundurulduğunda; Twitter gibi platformlarla düşünceler anında paylaşılırken o zamanki zorluklar düşünüldüğünde fark ediliyor ki insanlar tüm iletişim ağı kurmakta çok çaba sarf etmiş!\ \* "Hatırlıyorum," demiştir Zeynep isimli bir tanık; "Çocukken herkes el ele verir çocuk şarkıları söylerdik sırf hayatımızda kötü duygular yer almasın diye." Evet işte tam olarak burada “bireysellik”le kolektif kültür arasındaki dengeyi nasıl sağladıkları belleklerde saklanıyor!\*\2023’te gelindiğinde ise tüm bu geçmiş yaşanmışlıklar bugün bile üzerinde düşünülmesi gereken olaylardır… Sosyal medya sayesinde saniyeler içinde bilgiye ulaşırken geçmişi anlamak adına yine dondurucu tarihi fotoğraflar üzerinden değerlendirmeler yapmamız gerekiyor. Ancak şu soru her daim kafalarda kalmalı: Bireysel travmalar tarihsel trajedilerle nasıl harmanlandı?