1920 - New York'ta mültimilyarder iş insanı Nelson Rockefeller, sahibi olduğu binanın ön cephesine, Meksikalı ressam Diego Rivera'nın yaptığı duvar panosunda Lenin resmi olduğu için ressamı kovdu ve panoyu parçaladı.
1920'li yıllar, Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük ekonomik ve kültürel değişimlerin yaşandığı bir dönemdi. Bu dönemin en ilginç olaylarından biri, mültimilyarder iş insanı Nelson Rockefeller'in Meksikalı ressam Diego Rivera ile olan tartışmasıdır. Peki, bu olayın ardındaki sebepler nelerdir? Neden bir sanat eserinin parçalanması gereği duyulmuştu?
Sanat ve Siyaset: Çatışmanın Ortaya Çıkışı
Rockefeller, dönemin önemli bir iş adamı olmasının yanı sıra, sanata ve sanatçıya yaptığı yatırımlarla da dikkat çekiyordu. Ancak, Rivera'nın duvar panosunda yer alan Vladimir Lenin'in portresi Rockefeller’in siyasal görüşleriyle örtüşmüyordu. Rivera'nın 1933’teki meşhur "Man at the Crossroads" eseri de benzer şekilde ideolojik tartışmalara yol açmıştı. Rockefeller, Lenin’i destekleyen bir resmi kendi binalarında görmek istemediğini açıkça ifade etmişti.
Olayın Gelişimi: 1920 - New York
Böylece 1920 yılında New York'ta Nelson Rockefeller'in sahibi olduğu binanın ön cephesine yapılan duvar panosu büyük bir tartışmanın odak noktası haline geldi. O gün 25 Nisan'dı; saat öğlen 12:00 sularında toplanan kalabalık, sanat eserinin geleceğine dair belirsizlik içinde kaldı. Resmi kayıtlara göre Rivera'nın çalışması toplamda 250 bin dolara mal olmuştu.
Parçalanan Hayaller
Olayın şok edici yanlarından biri de parça parça edilen bu sanat eserinin ardından yaşananlardı. İddia edilir ki bazı gözlemciler binanın önünde adeta hayal kırıklığı yaşadı; "Sanat tarihine böyle bir darbe indirileceğini kimse düşünmemişti" diyenlerden biri de buradaki tanıklardan biridir.
Tanık İfadeleri ve Duygusal Anlar
Böylece halk arasında iddialar yayılmaya başladı: "O gün babam oradaydı; herkes toplandı ve Rivera’nın eseri çöpe atıldığı an içten içe üzüldük" dediğine şahit olduk... Oysa o pano sadece mülkün değil, aynı zamanda fikirlerin de temsilcisiydi! Parçalandığında ise kimliklerimizdeki renkler soldu gibi hissedildi.
Sosyal Medyanın Olmadığı Dönemde Dayanışma
Sosyal medya henüz gelişmemişti; telefon zincirleri veya radyo duyuruları vasıtasıyla dayanışma kurmak zorundaydık. Yerel gruplar etkinlik düzenliyor; halka duyurular yapıyordu. Sanatseverler arasında dayanışma ile ilgili yapılan konuşmalar “Resmi olmayan verilere göre” hareketlenmiş durumda olan bazı grupların yer aldığı bir ortamda gerçekleşiyordu.
Dönemle Günümüz Arasındaki Bağlantılar
Bugün sosyal medyada karşılaştığımız olaylarla geçmişteki benzer durumları karşılaştırmak ilginçtir! Mesela 2023’te Twitter’da @............. (Gizlenmiştir) hesabından paylaşılan bir gönderide “sanat neden hala ideolojilere kurban ediliyor?” sorusu gündeme gelmişti.
Sorunların Temeline İnmek
Kısacası Meksika’nın efsanevi ressamı Diego Rivera’nın eseri tüm bunlara rağmen toplumsal belleklerde hâlâ varlığını sürdürüyor! Zira sanat yalnızca estetik değil aynı zamanda politik ve toplumsal boyutları olan güçlü bir araçtır! Bazen hatırlamak gerekir ki; kimliklerimiz bazen parça parça olur ama mutlaka yeniden inşa edilebilir!
Sonuç: Geçmişin İzlerini Sorgulamak
Böylelikle Nelson Rockefeller’in bu tavrı elbette pek çok insan üzerinde derin yaralar bıraktı… Ancak burada önemli olan soru şu: Bugün hala bizler farklı görüşlere sahip olduğumuz için birbirimizin sesini susturma çabasında mıyız?