
Doğum Yılı: 1951
Görev: Birleşik Krallık Başbakanı
Görev Süresi: 2007-2010
Parti: İşçi Partisi
Önceki Görev: Maliye Bakanı
Eğitim: Edinburgh Üniversitesi
Doğum Yeri: Fife, İskoçya
1951 - Gordon Brown, Birleşik Krallık Başbakanı
Üniversite yıllarında aktif bir siyasi figür haline gelmesi gerekiyordu... İlk adımlarını atan Gordon Brown, genç yaşta İşçi Partisi'nin gençlik kollarına katıldı. Böylece siyasi arenanın kapıları onun için ardına kadar açılmış oldu. Ancak bu yolculuk kolay olmadı; partinin içindeki çatışmalar ve ideolojik farklılıklar arasında sıkışıp kalmış hissediyordu! Oysa ki bu karmaşa içinde bile umudunu kaybetmedi ve her seferinde daha fazla hırsla geri döndü.
Politika sahnesinde yükselişi hızla devam etti... 1983 seçimlerinde milletvekili olarak Parlamento'ya girdi ve kısa sürede önemli görevlerde bulunmaya başladı. Ekonomik sorunlarla boğuşan Birleşik Krallık için çözümler aramaya başladı. Kimi zaman yerel bazda yapılan reformlarla yetindi; ancak daha fazlasını hedefliyordu! Bütün bunlar ona ilk başbakanlık döneminin kapılarını açacaktı.
Tony Blair ile olan yakın dostluğu sayesinde Hazine Bakanlığı görevine getirildi... Bu dönemde uyguladığı politikalarla Britanya ekonomisini canlandırmayı başardı! Ancak bu başarıların altında yatan gerçek belki de o zamanki dünya ekonomisinin de etkisiyle birlikte sorumluluk almak istemesiyle ilgiliydi çünkü kim bilir? Belki de daha büyük hayaller peşindeydi... Hazine Bakanlığı sırasında uyguladığı mali disiplin ve kamu harcamalarıyla ülke çapında övgüler aldı; ama yine de bazı çevrelerden eleştiriler gelmekten geri kalmadı. İronik olarak, muhalifleri onun özverisini sorguladı: "Gerçekten halkın çıkarlarını mı düşünüyor?" diye sormaktan çekinmediler.
Nihayetinde Brown'ın hayali gerçekleşti: Başbakan oldu! Ancak başbakanlık görevi kendisine istediği gibi gelmeyecek kadar zorluydu... Küresel ekonomik kriz tüm dünyayı sarhoş eden bir fırtına gibi patlak verdiğinde, başbakanlık koltuğunda oturan o olmuştu! Artık çözüm üretme vaktiydi ancak ne kadar başarılı olabilecekti? Zaman geçtikçe toplumun beklentileri artıyordu! Kriz anlarında aldığı kararlar tartışmalı hale geldi; bazıları onları cesurca nitelendirirken diğerleri "sorumsuzluk" diyerek eleştirdi… Buna rağmen finansal sistemin çöküşünü engellemeye çalışırken bankalara yaptığı yardımlar büyük tartışmalara yol açtı: Gerçekten doğru olan buydu? Belki de birçok kişiye göre değil... Giderek artan işsizlik oranları ve sosyal huzursuzluk nedeniyle kamuoyunun güveni sarsılmaya başlamıştı… Seçim sürecine girerken yaşanan kaos ortamında halkın gözündeki imajını düzeltmek için elinden geleni yapıyordu! Fakat ona yönelen eleştiriler hız kesmeden devam ediyordu… Sonunda, seçimlerde beklenmedik sonuçlarla karşılaşarak iktidar koltuğunu kaybetti! Tarihçiler anlatır ki bu başarısızlığın ardından birçok kişi onun siyasi kariyerini sorgulamaya başladı: "Başarısızlığının sebebi neydi?" diye düşündüler... Kim bilir? Belki de onun liderlik tarzının geçmişteki başarılarına gölge düşürmesi etkili olmuştu! Siyaset sahnesinden çekildikten sonra bile halk arasındaki etkisi azalmadı; gazetelerde köşe yazarlığı yaparak fikirlerini paylaşmaya devam etti.
Birçok insan için hala hatırlanan bir figürdü ama günümüzde daha çok kendi içsel çatışmalarıyla yüzleşiyor gibiydi... Bugün bile Gordom Brown’un liderliğinin yankıları sürüyor; pek çok genç politikacı ondan ilham alıyor olsa da siyasette köklü değişikliklerin şart olduğunu vurgulamaktan geri durmuyorlar... Oysa ki günümüz siyaseti artık bambaşka dinamiklere sahip!... Sonuç olarak ölümünün üzerinden geçen yıllarda bile mirası tartışılmakta: Onun adını taşıyan projeler veya toplum üzerinde bıraktığı izler hâlâ gündemde! Sosyal medyada adı geçerken her zaman belirli bir saygıyla anılıyor olması belki de hayatının kaçırdığı fırsatları düşündürüyor...