1753 - Louis-Alexandre Berthier, Fransız asker ve mareşal (ö. 1815)

Louis-Alexandre Berthier, 1753 yılının ilkbaharında, Fransa'nın güzel başkenti Paris'te dünyaya gözlerini açtı. Ailesinin köklü bir askeri geçmişi vardı; bu da onun gelecekteki askeri kariyerinin temellerini attı. Genç yaşta, askeri disiplinin ve stratejilerin büyülü dünyasıyla tanıştı. Ancak, hayatı boyunca karşılaşacağı zorluklar ve zaferler onun yalnızca bir asker değil, aynı zamanda bir lider olarak da yükselmesini sağlayacaktı. Berthier’in gençliği, Fransız Devrimi'nin patlak vermesiyle şekillenmeye başladı. 1789'da başlayan bu çalkantılı dönem, birçok gencin hayallerini suya düşürürken; o, fırsatlarla dolu yeni bir dünyanın kapısını araladı. İronik olarak, devrimle birlikte orduya olan ihtiyaç artmıştı ve Berthier gibi yetenekli subaylar için yeni kapılar açılmıştı. Askeri becerileri sayesinde hızla yükselmeye başladı. Savaş alanında cesur kararları ve keskin stratejik zekâsıyla tanındı; Napolyon Bonaparte'ın yanında çalışmak üzere atandı. Bu birlikteliğin başlangıcı hem kendi kariyeri hem de Fransız ordusu için dönüm noktası oldu. Berthier'in Napolyon ile ilişkisi derinleşirken, belki de en büyük başarısı olan genelkurmay başkanlığına terfi ettiğinde tüm Avrupa onu tanımaya başladı. Ancak bu hızlı yükseliş beraberinde düşmanlıkları da getirdi. Birçok rakibi tarafından kuşatıldığını hissetti; buna rağmen stratejik dehasıyla her seferinde galip geldi hatta bazen ölümden döndüğü bile oluyordu! Onun için savaşlar sadece kan dökme alanları değildi; aynı zamanda güç dengelerini kurma sahneleriydi... Napolyon'un düşüşüyle birlikte kendine yeni bir yol ararken 1815 yılında Berthier'in hayatındaki belirsizliklerin doruk noktasına ulaştığı an geldi: Suvorov'un yürüyüşüne katılmaya karar verdi ancak bu plan başarısızlığa uğradı ve kendisini bekleyen olayların tuzağına düştü... Yıllar sonra intihar ederek son bulan yaşamında birçok başarı ya da yenilgiye neden olan karmaşık duygular barındırıyordu. Ölümünden sonra bile etkisi silinmedi... Zira onun mirası hâlâ tartışılıyor! Bazıları onu "Fransız ordusunun en büyük beyinlerinden biri" olarak nitelendirirken diğerleri ise savaşların harap edici sonuçlarını hatırlatarak onu eleştiriyor... Kim bilir? Belki de tüm bu çatışmaların arasında gerçek sorunun insan doğasının kendisi olduğunu fark etmemizdir! Bugün hala tarihçiler anlatır ki: "Berthier'in askeri zekâsı ve liderlik yetenekleri modern savaş stratejilerine ilham vermeye devam ediyor." Belki de günümüzde hâlâ süren güç mücadelelerinin altında yatan dinamikleri anlamak için ona dair dersler çıkarmak gerekiyor.