1949 - Ivana Trump, Çek iş insanı (ö. 2022)

Bir zamanlar, doğu Avrupa'nın kalbinde, 1949 yılında bir kız çocuğu dünyaya geldi. Bu çocuk, sadece ismiyle değil, gelecekteki başarılarıyla da tüm dünyanın dikkatini çekecekti: Ivana Trump. Bohemya'nın büyülü topraklarında filizlenen bu genç kız, zamanla sadece kendi yaşamının değil; aynı zamanda zenginlik ve güçle dolu bir ailenin de sembolü haline gelecekti. Ancak, hayatı boyunca pek çok iniş çıkış yaşayacağı daha o günlerde belirsizdi.

İlk yıllarında meraklı bir zihin olarak bilinen Ivana, spor ve sanatla iç içe büyüdü. Yüzme ve kayak gibi sporlara olan düşkünlüğü onu erken yaşta uluslararası yarışmalara taşıdı. Bu başarıları sayesinde genç yaşta hem fiziksel hem de zihinsel olarak güçlü bir birey haline gelmeyi başardı ancak bu durum onun hayatta karşılaşacağı zorlukları azaltmadı. Belki de ailesinin maddi durumu ona konfor sağladı ama özünde savaşçı ruhunu geliştirirken asıl zor olan şeyin ne olduğunu anladı.

Sonunda 1970'lerde kariyerine yön vermek üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne adım attığında her şey değişti. Modellik yaparak girdiği bu yeni dünyada hızla yükseldi; ancak burada tanışacağı insanlar onun hayatını kökünden değiştirecekti. Bir iş insanıyla tanıştı Donald Trump... Tanıştıkları ilk andan itibaren ikisi arasında kıvılcımlar uçuşuyordu. İronik olarak birçok kişi onların birlikteliğinin sadece bir iş ilişkisi olduğunu düşünüyordu ama gerçek çok daha derindi.

Evlendikleri yılın ardından ivme kazanan işler ve büyük projelerle birlikte Ivana'nın ismi artık yalnızca eşinin gölgesinde değildi; kendi kimliğini bulmaya başlamıştı! Ama buna rağmen evlilikleri her geçen gün daha karmaşık hale geldi: Önceleri birbirlerine aşkla dolup taşan ikili, giderek iş ortaklığının tuzağına düşüyordu.

Buna rağmen Ivana Trump, güçlü ve bağımsız bir kadın olma yolunda ilerlemeye kararlıydı; fakat belki de en büyük hatası tüm güvencelerini kocasına bırakmasıydı! Bu süreçte kadın girişimcilerin sayısının arttığı dönemde model olarak belirginleşiyor olsa da onun gerçek başarısı moda dünyasındaki etkisiydi: 1980'lerin başında açtığı butikler ile kendi markasını yaratmayı başardı.

Çocukları ile birlikte New York'un parıltılı sokaklarında büyürken bunun yanında hızlı yaşam tarzına alışması gerektiğini fark etti... Ancak sıkça gittiği lüks restoranlarda bile kendini hep yalnız hissediyordu! Bütün bunların üstüne, Donald ile yaşadığı boşanma süreci onu derinden sarstı; bütün mali güçlerini kaybetmişti ama pes etmeye niyeti yoktu!

Tarihçiler anlatır ki boşandıktan sonra yaptığı açıklamada 'Hayatımın en büyük kaybı aşkımdır!' dediği söylenir. Fakat bu acıyı aşmak için harekete geçmesi gerektiğinin bilincindeydi: Tam da o dönemde kariyerine dönüş yaptı ve moda endüstrisinde yeniden parlamaya başladı. Onun hikayesi şimdi tamamen farklı yönlere sapmaya başlamıştı...

Sadece birkaç yıl içinde eğlence sektörüne adım atarak kendisini tekrardan ön plana çıkarmayı başardı! Gerçekten ironik olan ise en çok bilinen sloganlarından biri olan 'Büyüklük için çalışmalısınız!' ifadesiydi ki aslında kendi yaşam felsefesini yansıtıyordu...

Göz alıcı kıyafetler tasarladı, kitaplar yazdı ve televizyon programlarına katılarak popülerliğini artırdı! Her ne kadar şatafatlı yaşam tarzıyla eleştirileri üzerine çekse de kim bilir belki de bu görünüm onun savunma mekanizmasıydı? Hayatındaki iniş çıkışlara rağmen pes etmedi ve varoluşunu sürdürdü.

2022 yılında hayatını kaybettiğinde ardında bıraktığı miras tartışmalı olsa da kesin olan bir şey vardı: Onun hikayesi hala ilham vericiydi! Bugün bile toplumsal medyada onun stili hakkında paylaşımlar yapılmakta genç nesil ona hayranlık beslemekteydi... Şimdi artık geçmişte kalan anılarıyla hafızalarda yer edindi fakat geride bıraktığı izler hala canlı!