1945 - II. Dünya Savaşı'nın sonu: Zafer Sancağı, Berlin'deki Reichstag binası üzerine göndere çekildi.

Berlin, 2 Mayıs 1945, saat 15:00... O gün, tarih boyunca asla unutulmayacak bir anı barındırıyordu. Savaşın en karanlık günlerinde, Nazi Almanyası'nın kalbi olan Berlin'de bir zafer sesi yükseliyordu. II. Dünya Savaşı'nın sonu yaklaşırken, şehrin üstünde dalgalanan kırmızı-siyah-yeşil bayraklar ile birlikte insanların umut dolu gözleri parlıyordu.

II. Dünya Savaşı’nın Sonucu

II. Dünya Savaşı (1939-1945), insanlık tarihinin en yıkıcı çatışmalarından biri olarak kayıtlara geçti. Yaklaşık olarak 70 milyon insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor ve bu savaşın ardından pek çok ülke büyük tahribat yaşadı . Avrupa kıtası ise tam anlamıyla yeniden inşa edilmeyi bekleyen bir harabe haline gelmişti.

Tarihsel Arka Plan

Savaşın başlangıcına bakıldığında; Almanya’nın Polonya’yı işgali ile birlikte dünya genelinde büyük bir çatışma ateşi yanmaya başlamıştı. Müttefik Devletler’in İkinci Cephesi açmasıyla birlikte Alman ordusu geri çekilmeye zorlanmıştı. Özellikle Sovyetler Birliği’nin Doğu Cephesi’nde kazandığı başarılar dikkat çekiciydi.

Berlindeki Reichstag binası ise bu süreçte önemli bir sembol haline gelmişti; çünkü Nazi Partisi'nin merkezi olarak kullanılmaktaydı ve aynı zamanda faşizmin simgelerinden biri olarak görülmekteydi.

Zafere Giden Yol

Berlindeki muharebeler sırasında Sovyet askerleri şehre girmeye başladığında; kent için son saatler başlamıştı. Askerler, canlarını hiçe sayarak düşman hatlarını geçmeye çalışıyorlardı! O anlarda birçok sivil de hayatta kalma mücadelesi veriyordu.

"O gün Berlin'in havasında ölümlerden çok zafer vardı" diye hatırlıyor Birlik askerlerinden Pavel Ivanovich . "Yüksek sesle 'Zafer!' bağırdığımızda içimde bir mutluluk dalgası yükseldi..."

Berlindeki Zafer Sancağı

Tam da o esnada, Berlin’in gökyüzü rengarenk bayraklarla süslenirken; Sovyet ordusunun sembolik eylemi gerçekleşti: Zafer sancağı Berlin'deki Reichstag binasının üzerine çekildi! Bu olay, sadece fiziksel değil; ruhsal anlamda da büyük bir dönüşümün başlangıcıydı.

% Resmi istatistiklere göre Reichstag'ın ele geçirilmesi için yaklaşık olarak onbinlerce asker görev yaptı ve bunun sonucunda ağır kayıplar verildi.

<% Eğer toplumsal dayanışma göz önünde bulundurulursa; o dönemde radyo yayını yoluyla birçok haber aktarılmıştır ki bunlar halk arasında dayanışmayı güçlendiren unsurlar olmuştur % > 'Sosyal medyanın olmadığı dönemlerde' telefon zincirleriyle ve radyo duyurularıyla halk bilgilendirilmekteydi. Bunun yanı sıra mahalle dayanışmaları kurularak zorlu koşullar altında bile insanlar birbirine destek olmaya çalışmaktaydı. Örneğin; pek çok şehirde insanlar sabahlara kadar açık kalan fırınlarda ekmek almak için sıraya giriyor, herkes birbirine moral vermek üzere hareket ediyordu. Nitekim bugüne geldiğimizde Twitter gibi sosyal medya platformları artık bu tür bilgileri anlık paylaşıyor… Belki de bugün yaşanan felaketlerde yaptığımız yardımlaşmalar ve dayanışmalar yine bu şekilde başlıyor! Böyle düşünülürse #zafersancagi tag’i altında yaşanan her şey paylaşımımız aslında geçmişten gelen mirasımız değil midir? Dikkat çeken şey ise iki dünya savaşı arasındaki iklim değişimi oldu... İlk savaşta bilgi aktarımı sıkıntılıydı ama ikinci savaşta bu oldukça gelişmiş durumdaydı. Günümüz teknolojisinin bize sunduğu avantajlardan dolayı yaşadığımız toplumsal travmalarda dahi hızlıca yardım ulaştırabiliyoruz... Ancak toplumun ruh hali ne kadar olumlu olursa olsun kimin nasıl hissedeceği meçhul! Örneğin Gita Blazejewicz'in belgeselinde görüldüğü gibi "Hayatta kalmak için yapmadığım şey yoktu" diyor tanıklarından biri. Şimdi sorulması gereken soru şu: Geçmişte olduğu gibi bugünkü savaşlarda zaferi yakalamak ya da kaybetmek nerede başlıyor? Ve daha önemli olan toplumların psikolojik durumu nasıl etkileniyor?