1933- Japon yazar Takiji Kobayashi, Japon İmparatorluğu'na bağlı antikomünist polis gücü olan Tokubetsu Kōtō Keisatsu'ya bağlı casuslar tarafından öldürüldü.

1933 yılında, Japonya'nın edebiyat tarihine damga vuran bir olay yaşandı. Takiji Kobayashi'nin katledilmesi, sadece bir yazarın hayatının sona ermesi değil, aynı zamanda düşünce özgürlüğüne karşı yapılan bir saldırıydı. Peki, bu olay neyi ifade ediyordu? Takiji Kobayashi'nin eserleri ve hayatı üzerinden antikomünist baskılar hakkında daha derinlemesine bir anlayışa ulaşmak mümkün mü?

Takiji Kobayashi ve Edebiyatı

Takiji Kobayashi (1903-1933), 20. yüzyılın başlarında Japon edebiyatında sosyalist düşüncelerle dolu eserler yazan önemli bir figürdü. Eserlerinde işçi sınıfının yaşamını, sömürü sistemini ve sosyal adaletsizliği ön plana çıkararak toplumsal bilinci artırmayı amaçladı. En bilinen romanı 'Kankakushi' adlı eseridir; bu eserde işçilerin yaşam mücadeleleri ve dayanışması ele alınır.

Tarihi Arka Plan

Takiji'nin yazdığı dönemde Japonya'da siyasi gerilimler oldukça yüksekti. 1920'lerdeki sosyalist hareketlerin etkisi altında kalan toplumda, hükümet sosyalist eğilimlere karşı sert önlemler almaya başlamıştı. İddia edilir ki; 1930'larda Tokubetsu Kōtō Keisatsu olarak bilinen antikomünist polis gücü, devrimci veya sol görüşlü bireylere yönelik baskıları artırmıştı.

Kobayashi'nin Ölümü: Olayın Gelişimi

1933 yılının Mart ayında Kobayashi tutuklandı. Bir gece yarısı gerçekleştirilen bu tutuklama sonrasında onun için hazırlanan özel sorgulama teknikleriyle zihninde yer etmiş komünizm fikirlerini çıkarmaya çalıştılar. Ancak takvim yaprakları ilerledikçe anlaşılır oldu ki bu süre zarfında onun hayatına son vereceklerdi.

17 Şubat 1933’te Tokyo'daki gizli polis karargahında yoğun bir sorguya tabi tutulan Kobayashi’nin bedeninin bulunduğu gün olan 23 Şubat'ta hala hatırlanıyor... Onun yaşadığı acılar aslında çok sayıda insanın hikayesiydi; birçok kişi gibi o da sadece düşündüğü için öldürülmüştü.

Sosyal Dayanışma ve Duygusal Etkiler

Bazı kaynaklara göre, Kobayashi'nin ölümünden sonra birçok sanatçı ve entelektüel toplumda büyük tepkiler oluştu. Kimileri onu "sessiz savaşçı" olarak adlandırarak anarken kimileri de onun mücadelesini sürdürme sözü verdiler... Belki de aralarında en dikkat çeken duruşu sergileyenlerden biri ise Tanizaki Junichiro'ydu; o da toplumsal değişim için kalemiyle mücadeleyi sürdürenlerden biri oldu!

Baskıcı Rejimlere Karşı Mücadele

Kobayashi’nin ölümünden sonra pek çok kişi ona duyduğu özlem ile birlikte devrimci düşünceleri benimsediğini ifade etti... Örneğin Sosyalistler dernek kurdular ya da iletişim araçlarını kullanarak yeraltındaki çalışmalara hız verdiler! Resmi olmayan verilere göre Türkiye’de de bu yıllarda halk kitleleri kendi haklarını aramak üzere çeşitli grevler gerçekleştirdi!

Sosyal Medya Öncesi Destek Mekanizmaları

 

Sosyal medya henüz yoktu ama insanlar yine de dayanışma içinde oldular! Örneğin telefon zincirleri kuruldu ya da radyo duyuruları yapıldı... Mahallelerde toplanmalar düzenlendi! 'Neden susmalıyız?' dedikleri akşamların sesi hâlâ kulaklarımızda çınlıyor!

 

Takiji’nin Mirası Günümüzde Ne Anlama Geliyor?

 

Peki, bugün günümüz yazarları için ne anlama geliyor? Yoksa hala düşünce suçları mı var? Twitter'da @............................. hesabından yapılan paylaşımlar her geçen gün artıyor gibi görünüyor...Bazıları diyor ki "Kobayashi sadece kitapların yazarı değil; aynı zamanda direnişin simgesi." Sadece antikomünizm değil farklı ideolojilere karşı gelişen saldırganlıkların ışığında yeniden düşünmemizi gerektiriyor.Kimi zaman tarihten ders almak gerekir belki de… Kiminizin geçici çıkarları kiminizin ise gerçek ölümsüzlük aşkıdır burada belirleyici olan? Gerçekten ne kadar ileri gidebiliriz?Düşündüren durumlarla yüzleşmek zorundayız belki de… Ve bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği yine tarihin ellerindedir...