1919 - Afganistan Emiri Habibullah Han'ın Suikasti ve Sonrası
Bir ülkenin kaderi, bir günde değişebilir mi? 21 Şubat 1919'da, Afganistan'da tam da böyle bir olay gerçekleşti. O gün, Kabil'de Habibullah Han'ın suikasta uğraması, yalnızca bir liderin sonunu değil; aynı zamanda ülkede büyük bir güç mücadelesinin de başlangıcını simgeliyordu. Tarihler 1919’u gösterdiğinde, Afganistan tam anlamıyla karmaşa içinde kıvranıyordu. Hükümet içindeki güç dengeleri altüst olmuştu.
Habibullah Han'ın Saltanatı ve Önemine Dair
Emir Habibullah Han, 1901 yılında tahta çıkmıştı ve hükümdarlığı boyunca dış ilişkileri geliştirmeye çalıştı. Dikkat çeken şey şuydu ki, özellikle İngilizlerle olan ilişkilerinde sürekli bir denge politikası güdüyordu. Ancak ülke içinde asayiş sorunları gittikçe büyümekteydi. Bazı tarihçilere göre Habibullah’ın modernleşme hamleleri ve reform çabaları pek çok aşiret tarafından hoş karşılanmıyordu.
Aynı zamanda dönemin sosyo-ekonomik yapısı da oldukça karmaşıktı. Resmi kayıtlara göre döneminde eğitim düzeyinin artmasına rağmen birçok bölgede okuma yazma oranı %5’in altında kalıyordu! Yani halkın büyük kısmı bu modernleşme çabalarını anlamaktan uzak kalmıştı.
Kardeş Nasrullah Han ve Kısa Süren Saltanat
Habibullah Han’ın suikastinden sonra tahtın başına geçen kardeşi Nasrullah Han oldu fakat bu durum uzun sürmedi. Bir hafta gibi kısa süre içerisinde Amanullah Han tarafından tahttan indirildi ve onun yerine geçti. Bu durum ise kardeşler arasındaki iktidar savaşının ne denli acımasız olduğunu göstermektedir.
"O gün hepimiz donakaldık; gözlerimizi açtığımızda herkes derin bir sessizliğe bürünmüştü." – O dönemde Kabil’de yaşayan hayali tanık İsmail Bey’in ifadesi.
Amanullah Han'ın Yükselişi
Amanullah Han’ın tahta çıkmasıyla birlikte Afganistan’da yeni bir dönem başladı ama hemen ardından gelen baskılarla mücadele etmek zorunda kaldı. Amanullah yönetimi altındaki ilk adımlarıyla dikkat çekti: Modern eğitim sistemleri kurmakta kararlıydı! İddia edilir ki bu yenilikçi yaklaşımlar bazılarının işine gelmedi ve buna bağlı olarak iç karışıklıklar arttı.
Dönemin zorlukları o kadar büyüktü ki resmi olmayan verilere göre sadece birkaç ay içerisinde tekrar taht değişimleri yaşandı! Savaş sonrası toparlanmaya çalışan devlet için ise en büyük tehdit yine kendi halkından gelmekteydi.
Tarihsel Bağlantılar ve Günümüz ile İlgisi
Geleceğin temellerinin atıldığı 1919 yılındaki gelişmeler; bugün bile birçok siyasî akım için referans oluşturuyor desek abartmış olmayız sanırım! Türkiye’nin Cumhuriyet ile şekillenen modernleşme süreci ile paralellik gösteriyor bazı yönleriyle...
Bugün bile Ortadoğu’daki güç savaşlarının sonuçlarına dair bilgiler gündemi meşgul ediyor fakat geçmişten ders alınmıyor mu? Sosyal medya üzerinden yapılan tartışmalara bakarsak bunun pek de sağlıklı olduğunu söylemek mümkün değil!
Sosyal Medya Öncesi Dayanışma: O dönemde herhangi bir sosyal medya yoktu fakat telefon zincirleri ile haberleşmek oldukça yaygındı! Mahallelerdeki dayanışma ağları sayesinde bilgi akışı sağlanmaya çalışılıyordu; radyo duyuruları da önemli rol oynuyordu tabii ki…
Peki ya günümüzde? Bugün yaşanan her türlü kriz anında sosyal medyanın etkisi tartışılamaz hale geldi! Twitter’daki @......... (Gizlenmiştir) hesabında aktarılan bilgilere bakıldığında belki de tarih tekerrür etmekte...
Sorularla Bitirelim...
Tarihi olaylardan yeterince ders alabiliyor muyuz? Her kriz anında tarihin aynı döngüsünü yeniden mi yaşıyoruz? Belki de geleceğimiz geçmişimizden aldığımız derslerle şekilleniyor…