1949 - İstiklal Mahkemeleri'ne ilişkin yasa yürürlükten kaldırıldı.
İstiklal Mahkemeleri'nin Tarihçesi ve Anlamı
İstiklal Mahkemeleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında, özellikle 1920’li yıllarda siyasi ve toplumsal düzende yaşanan karışıklıkların ardından oluşturulmuş özel mahkemelerdir. Bu mahkemelerin temel amacı, milli mücadele döneminde ortaya çıkan düşmanlıkları bastırmak ve devlet otoritesini pekiştirmekti. İstiklal Mahkemeleri’nin kurulması, Türkiye'nin bağımsızlığı için verilen mücadelenin bir parçası olarak değerlendirilir. 1930’lu yıllara gelindiğinde, bu mahkemelerin yetkileri genişletilmiş; muhalefet partilerine karşı uygulanan baskılar artırılmıştır.Özellikle 1925 yılında kabul edilen "Takrir-i Sükun Kanunu" ile birlikte, muhalefete yönelik sert önlemler alınmaya başlanmış; bunun sonucunda birçok kişi bu mahkemelerde yargılanmış ve idam cezasına çarptırılmıştır. Resmi kayıtlara göre bu dönemde yaklaşık 300 kişi İstiklal Mahkemeleri tarafından yargılanarak çeşitli cezalara çarptırılmıştır.
1949 Yılı: Yasanın Kaldırılması
17 Temmuz 1949 günü gerçekleşen önemli bir gelişme ile birlikte, İstiklal Mahkemeleri'ni kuran yasaların yürürlükten kaldırıldığı ilan edildi. Bu durum aslında Türkiye’de demokrasi yolunda atılan önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Özellikle savaş sonrası dönemde uluslararası baskılar ve iç dinamiklerin değişmesiyle birlikte; ülkede daha fazla özgürlük ve demokratikleşme ihtiyacı hissedilmiştir.Duygusal bir sahne hatırlatmak gerekirse; o gün Ankara’da gece saat 21:00 civarında yapılan bir toplantıda eski siyasetçilerden biri “Artık yargılamalar haksız yere yapılmayacak” dediğinde salondaki insanlar arasında küçük ama umut dolu bir gülümseme yayıldığını ifade etmiştir tanıklar.Bununla birlikte, İstiklal Mahkemeleri'nden bahsederken korku dolu anekdotlar da unutulmamalıdır! Bazı kaynaklara göre, o dönemde işkenceler ile sıkça gündeme gelen bu mahkeme süreçlerinde savunma hakkının büyük ölçüde ihlal edildiği iddia edilmektedir.Sosyal Dayanışma ve Destek Ağları
O günlerde sosyal medya henüz mevcut değildi tabii ki...Ancak halk arasında dayanışma oldukça yaygındı! Telefon zincirleri vasıtasıyla ya da yerel radyolar aracılığıyla bilgi akışı sağlanıyordu. Ayrıca mahallelerde oluşturulan komiteler aracılığıyla insanlar birbirlerine destek olmaktaydılar.Örneğin; Taksim Meydanı'nda toplanan grupların güvenliği sağlamak için birbirlerine telefon açarak haberleştiği bilinirken dikkat çeken şey ise; birçok insanın diğerlerini bilgilendirmek üzere hazırladığı bildirilerdi!Birçok insan özgürlüğüne kavuşmayı bekliyordu ancak o dönemde yargılama süreçlerinin ne denli acımasız olduğunu anlamak için tarihe bakmamız yeterli…
Günümüzde İstiklal Mahkemeleri'nin Mirası
2023 yılında geriye dönüp baktığımızda ise durumun ne kadar değiştiğini görebiliyoruz... Bugünün sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlar belki de 1949'daki insan zincirinin yerini alıyor! Artık Twitter'da @.......... (Gizlenmiştir) gibi hesaplar aracılığıyla duyurular yapılıyor...Sonuç itibariyle İstiklal Mahkemeleri’nin kapatılması sadece hukuksal değil aynı zamanda psikolojik bir dönüşümün de habercisiydi. Toplum belki de uzun yıllar süren korkularından sıyrılmanın yollarını aramaya başlamıştı...Öte yandan düşünmeden geçemediğimiz soru şu: Gerçekten de tarihten ders çıkarabiliyor muyuz? Bugün bile bazı otoriter yönetimlerin yeniden canlandığı günlerdeyiz... Yani bugün tekrar aynı hataları yapmamak adına neler yapmalıyız?