1950 - Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Tibet'e girdi
Tibet'in Tarihindeki Dönüm Noktası: 1950'de Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun Girişi
Bir halkın kimliğini ve kültürel bağımsızlığını kaybetme korkusuyla dolu bir dönemde, 19 Ekim 1950 sabahı Tibet sınırları içinde beliren Çin Halk Kurtuluş Ordusu, tarihin akışını değiştirecek önemli bir olaya imza attı. O an, birçok Tibetli için felaketin habercisiydi. Peki bu olayın arka planında neler yatıyor? Bu sorunun yanıtını birlikte inceleyelim.
Tarihsel Arka Plan
Çin ile Tibet arasındaki ilişkiler binlerce yıl öncesine dayansa da, modern dönemdeki gerginliklerin temelleri özellikle 19. yüzyılda atılmıştır. Britanya'nın Hindistan'daki etkisi ile birlikte Tibet’in uluslararası alandaki konumu da dikkat çekmeye başlamıştır. Bazı kaynaklara göre bu durum, siyasi ve kültürel gerginlikleri artırmıştır.
1949'da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti’nin lideri Mao Zedong, komünizmin yayılması amacıyla birçok bölgeyi kontrol altına almaya karar verdi. Böylelikle 1950'de başlatılan askeri harekâtla Tibet’e yönelik hedefler de ortaya çıktı.
Tibet'in İşgali: Olayların Gelişimi
Resmi kayıtlara göre, Çin ordusu 19 Ekim 1950 tarihinde yaklaşık 40 bin askerle Tibet sınırını geçerek Lhasa yönüne doğru harekete geçti. Bu saldırı sırasında önemli bir şehir olan Chamdo’nun düşmesiyle birlikte Tibet’in kuzey kesiminde büyük bir korku dalgası yayıldı.
"O gün babam sokağa çıkmaya korkuyordu" diyen bir tanık ifadesine göre; "Tibet’in sessizliği aniden bozuldu; herkesin aklında sadece bir şey vardı: Ne olacak?"
Sosyal Dayanışma ve Tepkiler
Böyle zorlu zamanlarda toplumlar genellikle birbirlerine kenetlenirler ancak o dönemde sosyal medya gibi hızlı iletişim araçları yoktu! Yerel halk arasında yapılan telefon zincirleri ve gizli toplantılarla durumu değerlendirmeye çalıştılar. Sözlü geleneklerle bilgi aktarımının önem kazandığı bu günlerde özellikle kırsal alanlarda köy liderleri tarafından acil durum planları oluşturuldu.
Kültürel Değişimler ve Kayıplar
Tibet budizm kültürü açısından son derece zengin olan bu coğrafya; sanatından mimarisine kadar kendine has unsurlar barındırıyordu fakat işgal ile birlikte bu değerlerin kaybolması hızlandı! İşgaldan sonra resmi olmayan verilere göre yüzlerce manastır ya da dini yapının tahrip edildiği ya da kapatıldığı iddia edilmektedir. Kim bilir belki de dünyada benzeri olmayan irfan hazineleri böylece tarihe karıştı.
Aşkın Ağrısı: Ailelerin Ayrılığı
Dikkat çeken şey... çoğu aile fertlerinden ayrıldı ya da hayatlarını kaybetti! Birçok insan komünist rejimden kaçmak üzere Hindistan'a sığınırken aile bağlarının ne kadar önemli olduğu gözler önüne serildi. Örneğin “Oğlumuzu kaybettik” diyen Lhamo isimli bir kadın; “O günden sonra onun nerede olduğunu bilemiyorum,” diye ekledi yaşadığı derin acıyı ifade ederken!
Mao’nun Projeleri ve Sonuçları
Bazıları iddia eder ki; Mao Zedong'un geniş çaplı yeniden inşa projeleri aslında yalnızca ekonomik değil aynı zamanda kültürel soykırıma yol açan planlardı! Devlet, halka çeşitli ideolojik baskılarda bulunarak onların kimliklerini sorgulamalarına neden oldu. İlgili rakamlara bakacak olursak; tahminen yaklaşık 1 milyon Tibetli insanın ölümüne sebep olacak hadiseler yaşandı .