Pakistan’da Tarihi Bir Dönüm Noktası: 1977 Darbesi
Bir ülkenin geleceği bir gecede değişebilir mi? İşte tam olarak bu sorunun cevabı, 5 Temmuz 1977 tarihinde Pakistan'da verildi. O gün, Ziya ül Hak liderliğindeki ordu, ülkedeki siyasi düzeni alt üst eden bir darbe gerçekleştirdi ve Başbakan Zülfikar Ali Butto’yu tutukladı.
Darbe Öncesi Pakistan: Politik Belirsizlik ve Toplumsal Gerilim
Pakistan’ın 1970’ler boyunca geçirdiği sıkıntılı süreç, ülkedeki siyasi istikrarsızlığın temel sebeplerinden biriydi. Ekonomik zorluklar, yolsuzluk iddiaları ve etnik çatışmalar toplumda derin yaralar açmıştı. Bu bağlamda bazı kaynaklara göre Zülfikar Ali Butto’nun iktidarının sonlarına gelindiği görüşü hâkimdi.
Örneğin, 1977 yılına gelindiğinde birçok vatandaş umutsuzluk içindeydi. Ülkede yapılan seçimlerdeki hileler ve muhalefet partilerine karşı uygulanan baskılar neticesinde halkın tepkisi büyümüş ve bu durum toplumsal huzursuzluğa yol açmıştı.
Ziya ül Hak'ın Yükselişi
Ziya ül Hak, o dönemde Genelkurmay Başkanı olarak görev yapıyordu. Ordunun gücü arttıkça politikaya olan etkisi de belirginleşti. İddia edilir ki; Ziya'nın amacı sadece yönetimdeki bozukluğu düzeltmek değil, aynı zamanda kendi ideolojisini dayatmaktı.
O günden birkaç gün önce -hatta bazı tanıklara göre- Genelkurmay Başkanı, Askerî kıyafetleri içinde şehirde dolaşarak "Halkın sesi" olduğu izlenimini vermek için çaba harcıyordu. Bütün bunlar darbenin habercisiydi aslında.
Darbe Gecesi: Bir Gece Sona Ererken Diğerinin Başlangıcı
5 Temmuz 1977’de gece yarısı Türkiye saatiyle yaklaşık 02:30 sularında ordu harekete geçti; başkent İslamabad'da ordunun kontrolü ele almasıyla birlikte Butto’nun evi kuşatıldı. Resmi kayıtlara göre o gece toplamda en az 2000 kişi gözaltına alındı! Bu çok yüksek bir rakam! Başbakanlık ofisinin kapıları kırılarak içeri giren askerler tarafından Butto da tutuklandı.
"O an ne olduğunu anlayamadım; evimin kapısına dayanmış askerleri görünce kalbim duracak gibi oldu." - Tanık ifadesi (Gizli)
Darbeye Tepkiler ve Sosyal Dayanışma Süreci
Pakistan genelinde insanların bu ani değişikliğe tepkileri farklı boyutlardaydı. Ancak dikkat çekici olan şey, sosyal medya öncesi dayanışma biçimleriydi. Telefon zincirleri aracılığıyla insanlar birbirlerine durumu aktarıyorlardı. Radyo kanalları üzerinden yapılan anonslarla halk bilgilendiriliyordu; hatta bazen komşular bile evlerinde toplanıp toplantılar düzenleyerek neler olabileceğini tartışıyorlardı.
Bazı kişiler bu olayları duyarken gözyaşlarına boğuldu; çünkü ülkelerinin geleceği belirsizliğe sürüklenmişti!