1956 - Dünya Bankası'nın Assuan Barajı'nın inşasını desteklemekten vazgeçmesi üzerine Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır, Süveyş Kanalı'nı millileştirdi.
Assuan Barajı ve Süveyş Kanalı'nın Millileştirilmesi: Mısır'da Bir Dönüm Noktası
1956 yılı, dünya tarihinde birçok önemli olayın yaşandığı bir yıl. Ancak belki de en çok dikkat çeken gelişmelerden biri, Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirme kararını almasıydı. Peki, bu karar neden alındı? Bu durum, hem Mısır'ın hem de uluslararası ilişkilerin gidişatını nasıl etkiledi?
Arka Plan: Assuan Barajı Projesi ve Dünya Bankası’nın Kararı
Cemal Abdünnasır liderliğindeki Mısır hükümeti, ülkenin ekonomik kalkınması için büyük projelere ihtiyaç duyuyordu. Bu bağlamda, Assuan Barajı'nın inşası öncelikli hedeflerden biriydi. Baraj, sadece elektrik üretimi değil aynı zamanda tarım alanında sulama imkânları sunarak ülkenin gıda güvenliğine katkıda bulunacaktı. Ancak 1956'da Dünya Bankası, finansal destek sağlamaktan vazgeçtiğinde , Abdünnasır büyük bir şok yaşadı.
Bazılarının 'Dünyanın gözde projesi' dediği bu inşa süreci risk altına girmişti! Hatta bazı kaynaklara göre barajın yapımı için gereken toplam maliyet 1 milyar dolardı ki bu dönemde devasa bir miktardı.
Süveyş Kanalı'nın Millileştirilmesi
Abdünnasır için çıkış yolu belliydi: Süveyş Kanalı'nı millileştirmek! 26 Temmuz 1956 tarihinde yaptığı basın toplantısında kanalı devletleştirerek gelirleri ile baraj projesini finanse edeceğini duyurdu. O gün gerçekleştirilen açıklamanın ardından sular coştu; halk sevinç içinde sokaklara döküldü! Evet, bu durumu 'bir halk kahramanının doğuşu' olarak nitelendiren birçok gözlemci vardı.
Peki ama tam o sırada ne oluyordu? Belki de şu sahne hafızalarda iz bırakmıştır: Kahire’de binlerce insan caddeleri doldurmuştu; bayraklar açılmıştı... İnsanlar coşkuyla dans ederken bazıları ise öfkeyle slogan atıyordu: “Kanal bizimdir!” Yani öyle görünüyor ki yalnızca iç politikada değil dış politikada da sarsıcı etkiler yaratılacaktı.
Tarihsel Bağlam ve Sonuçlar
Süveyş Krizi olarak adlandırılan bu dönem; İngiltere ve Fransa’nın duruma müdahil olmasıyla uluslararası boyut kazandı. İkili güçler hızlıca askeri harekât hazırlıklarına başladı. Fakat tam da burada beklenmeyen bir gelişme oldu; ABD'nin liderliğindeki Batılı ülkeler arasındaki rekabet derinleşmişti ve Sovyetler Birliği'nin bölgedeki etkisini kırmak amacıyla diplomasi masasına oturdular.
Resmi verilere göre olay sonrasında yaklaşık 3000 kişi hayatını kaybetmişti . Nitekim Abdünnasır'ın kararlarının sonuçları yalnızca savaş alanında değil ekonomi alanında da hissedildi.
Duygusal Tanıklıklar
O dönem yaşayan birçok kişi halen o günleri hatırlıyor. Örneğin Cemal Bey isimli emekli öğretmen şunları söylüyor: “Babam o gün sokağa fırladı; herkes umutla doluydu ama ben kalbimdeki korkuyu hissediyordum.” Bu gibi tanıklıklar tarihin duygusal derinliklerine inmemize yardımcı oluyor.
Sosyal Dayanışma ve İletişim Yöntemleri
Büyük felaketlerden sonra insanların dayanışma ruhunun yükseldiği bilinir... O zamanlarda sosyal medya yoktu elbet ama insanlar birbirleriyle telefon zincirleri kurarak iletişim sağlıyorlardı ya da radyo üzerinden önemli bilgileri paylaşıyorlardı. Herkes kendi mahallesinde organize olup yardımlaşıyordu!
Özellikle köylerde insanlar duyduklarını hemen komşularına aktarıyor böylece toplumsal dayanışmayı pekiştiriyorlardı. Kim bilir belki de o dönemde yazılı haberleşmenin yetersiz kaldığı durumlarda dayanışmanın en güzel örneklerini gördük… Bugünün Twitter’ındaki hashtag akımlarından çok daha farklıydılar aslında!
Düşündüren Sonuçlar
Bugüne geldiğimizde benzer olayların ortaya çıkmadığını söylemek zor (örneğin Twitter'da @......................... hesabından sürekli tartışmalar yapılıyor). Belki de zaman geçse de temel meselelerin köklü değişiklik göstermediği gerçeği bizlere geçmişten ders veriyor.Peki bizler bugün mevcut kaynaklarımızla toplumumuzun geleceğini nasıl şekillendirebiliriz?