1991 - Raúl Jiménez, Meksikalı futbolcu

Raúl Jiménez, futbol sahalarının parlayan yıldızı olarak, genç yaşta hayatının en büyük tutkusuyla tanıştı. Meksika'nın güneyinde bir kasabada, futbol topu o kadar çok sevgiyi besliyordu ki... Adeta çocukluğunun her köşesi, bu yuvarlak nesne etrafında dönerdi. Ancak bu küçük kasabanın ötesinde büyük hayaller kurmak için mücadele vermesi gerekiyordu.

Futbola olan tutkusu sayesinde yetenekleri erken yaşta keşfedildi. 15 yaşında yerel bir kulüpte oynarken, dikkatleri üzerine çekti. İlk büyük fırsatı ise 2011 yılında, Atlético Madrid'in alt yapısına katılmasıyla gerçekleşti. Ancak Avrupa'nın zorlu sahalarında kendine yer edinmek kolay olmadı; dil ve kültür farklılıkları ona zor anlar yaşatıyordu.

Kim bilir, belki de bu zorluklar onu daha da güçlendirdi. İronik bir şekilde, ilk profesyonel maçına çıkmadan önce bile Meksika Milli Takımı'na çağrılmış olması... Bu durum hem onun yeteneğini gözler önüne serdi hem de uluslararası arenada dikkat çekmesini sağladı.

2014 Dünya Kupası'nda sahneye çıktığında adeta yıldızlaştı; ama turnuvanın sonlarına doğru takımının elenmesi onu derinden etkiledi ancak buna rağmen pes etmedi ve hemen ardından Benfica ile anlaşarak Avrupa'daki kariyerini sürdürmeye karar verdi.

Benfica'da geçirdiği yıllar boyunca önemli başarılara imza attı. Kulüp için birçok gol atarak taraftarların kalbinde taht kurdu. Özellikle Şampiyonlar Ligi’nde gösterdiği performans ile tüm dünyanın takdirini topladı; fakat bu dönemde gözden kaçan bir detay vardı: Belki de şampiyonluklardan çok daha fazlasını arzuluyordu...

Elde ettiği başarılar sadece bireysel değil; Meksika futbolu için de önem taşıyordu çünkü onun gibi oyuncuların yükselişi diğer genç yeteneklere ilham kaynağı oluyordu. Sokak röportajlarında bir fan "Onun gibi olmak istiyorum!" derken belki de içindeki umudu dışa vuruyordu.

Londra'nın kalbinde yeni bir sayfa açmak için Wolverhampton Wanderers'a transfer olduğunda... Herkesin beklentisi yüksekti ama o kendi yolunu çizmeyi tercih etti. Premier Lig’deki ilk sezonunda gösterdiği olağanüstü performansla hem takımının yükselişine katkıda bulundu hem de kişisel kariyerinin zirvesine adım attı.

Buna rağmen bazı eleştirmenler onun stilini sorguladı; "Bu kadar başarılı olmasına rağmen neden daha fazla medya ilgisi yok?" diye sordular. Kim bilir, belki de mütevaziliği ve alçakgönüllülüğü yüzünden fazla öne çıkmayı tercih etmiyordu ya da belki medyanın ona olan ilgisini istediği gibi yönlendiremiyordu!

Son yıllarda futbol dünyasında meydana gelen değişimler Jiménez'in kariyerini derinden etkiledi; zira oyun tarzları gelişirken onun klasik tarzının ne kadar değerli olduğu tartışmalara yol açtı. Futbol analistleri bazen “Gelecekte nasıl biri olacak?” diye spekülasyon yaparken, o yalnızca sahaya odaklanıyordu...

Bunun yanı sıra Jiménez’in antrenman disiplini ve oyun zekası da takdir ediliyordu fakat sakatlıklarla boğuştuğu dönemde bile pes etmeyen azmi herkesin takdirini kazandı! Öyle ki ciddi bir kafa travması geçirdiğinde bile hızlıca toparlanıp geri dönme iradesi gösterdi.

Bugün Raúl Jiménez’in adı sadece yeşil sahalarda değil, aynı zamanda sosyal medyada da yankılanıyor...

---

Özellikle genç futbolcular arasında rol model olarak kabul ediliyor çünkü kendisine ait olan “asla vazgeçme” mottosu milyonlarca insan tarafından benimsendi! Ölümünün üzerinden yıllar geçse bile onun hikayesi dillerden düşmeyecek… Yıldızının parlamasıyla beraber pek çok gencin hayallerine yön verdiğini söylemek mümkün! Ve elbette bugüne dek sayısız kişiye ilham kaynağı oldu kim bilir… belki günümüz futbolunda iz bırakmış en önemli figürlerden biri olarak hatırlanacak!