İsim: Missy Franklin
Doğum Yılı: 1995
Uyruk: Amerikalı
Meslek: Yüzücü
Olimpiyat Başarıları: 4 altın, 1 gümüş madalya sahibi
Dünya Rekorları: Birçok dalda dünya rekoru kırmış
1995 - Missy Franklin, Amerikalı yüzücü
Bir gün, Denver'ın sakin bir mahallesinde küçük bir kız çocuğu, havuzun derinliklerinde hayaller kuruyordu. Suya dalmayı seviyor, su altında sanki özgürlüğe uçuyormuş gibi hissediyordu. İşte bu çocuk, daha sonra Amerika'nın en parlak yüzme yıldızlarından biri olacak olan Missy Franklin'di.
Yıllar geçtikçe, suyun büyüsü Missy için yalnızca bir oyun değil; aynı zamanda tutku haline geldi. 6 yaşında başlayan yüzme serüveni, ona hızla başarı kapılarını açtı. Ancak bu kadar genç yaşta büyük hedefler peşinde koşmanın zorlukları da vardı. Bazen kendi yaşıtları ile oynamayı isterken, antrenman saatlerinin baskısı altında kalıyor ve arkadaşlık ilişkileri zayıflıyordu.
Hedefleri netleştiğinde ise her şey daha da ciddileşti. Yüzme havuzunda kazanılan madalyalar ve rekorlar ardı ardına gelmeye başladı fakat bir sır vardı; bazen kaybetmek de öğrenmenin bir parçasıydı! İlk büyük başarısını kazandığında yalnızca 16 yaşındaydı. 2010 Yüzme Dünya Şampiyonası’nda üç altın madalya kazanmıştı; ancak bu başarı onu aşırı baskının altına soktu ve kendi yeteneklerine dair bazı şüpheler uyandırdı.
Kim bilir, belki de en büyük cesareti kendisine karşı duyduğu güvensizlikle yüzleşmesiydi! Bu içsel mücadeleye rağmen yola devam etti ve 2012 Londra Olimpiyatları'na katılma fırsatı doğduğunda hazırlıkları tamamdı. Herkes onun geleceğin yıldızı olduğunu biliyordu fakat Missy'nin ruhunda hep başka bir korku vardı: Bu kadar yükseklere çıkmak onu geri düşürmeyecek miydi?
Londra'daki Olimpiyat Oyunları başladığında tarih yazmaya hazırdı! Finalde karşısına çıkan rakiplerini geride bırakarak altın madalyaya uzandı... Ancak bu başarı onu beklediği gibi mutlu etmedi; kısa süre içinde medya bombardımanının ortasında kaybolduğunu hissetti. Sosyal medyanın etkisiyle hayatındaki her detay göz önüne seriliyordu!
Buna rağmen kararlılıkla devam etti ve sadece yüzmede değil sporcu olarak da ilerlemeye çalıştı: Hedeflediği şey yalnızca madalya değildi aynı zamanda genç kızların spora olan ilgisini artırmaktı! Genç nesil için ilham kaynağı olabilmek amacıyla düzenlenen etkinliklere katıldı; buralarda onları motive etmeye çalışırken kendini buldu.
Sadece fiziksel yetenekleriyle değil, karakteriyle de örnek olmaya özen gösterdi çünkü sporun sadece bedensel güç değil aynı zamanda zihinsel dayanıklılık gerektirdiğini biliyordu! Böylece kısa sürede "Yüzme Cenneti" olarak adlandırılan Kaliforniya'nın Berkeley Üniversitesi'ne transfer oldu.
Burada eğitimine devam ederken uluslararası arenada yeni zaferler kazandı: Birçok dünya rekorunu eline geçirdiği gibi Olimpiyat Oyunları’nda dört altın madalya ile eve döndü... Ama asıl zaferi belki de hayatındaki dengeyi bulmasındaydı! Çünkü her rekabetçi insan gibi o da bazen ağır basan hayal kırıklıkları yaşadı ama içindeki tutkuyu asla kaybetmedi!
Bütün bunlar yaşanırken – zaman zaman “Başarı” kelimesinin ne anlama geldiğini sorguladı: Belki de gerçek mutluluk başkalarını desteklemekten geçiyordur? Zamanla edindiği dostluklarla birlikte en iyi performansını vermeye odaklandı zira olimpiyatlarda kazandığı zaferlerden çok daha önemli şeylerin var olduğunu düşündü!
Kariyerinin zirve noktalarından biri ise 2016 Rio Olimpiyatları oldu… Fakat burada yine basit duygular devreye girdi: Son yarışında sahada olmak kadar sevdiklerinin yanında bulunmanın verdiği huzur ona yeni bir perspektif sundu! “Her şeyin sonu burada mı?” sorusu belirmeye başlamıştı kafasında...
Nihayetinde tüm bunlar onun için sadece spordan ibaret değildi yaşamda anlamlı ilişkiler kurmak üzerineydi! Ve tabii ki herkesin bildiği üzere; geçmişte yaptığı hataları tekrarlamamak adına doğru seçimlerle dolu dolu yaşamaya karar verdi.
Peki şimdi neredeydi? Yıllar geçtikçe kariyerinin sona ermesinin getirdiği endişelerin yerini tatmin edici yeni hayallere bıraktığını söylemek mümkün… Günümüz genç nesline ilham vermek amacıyla sosyal medyada etkinliği artırmış durumda; ayrıca kendi adıyla kurduğu vakfıyla hem fiziksel hem psikolojik açıdan farkındalık yaratmayı hedefliyor!
Aynı zamanda mental sağlığının önemini vurgulayan konuşmalar yapıyor – çünkü kim bilir… belki de tüm bu yılların sonunda gerçek yarış aslında insan olabilmekte gizlidir!? Ve hâlâ deniz kenarında güneşlenirken mavi gökyüzüne bakıp özgürce nefes almak isteyişindeki çocuk kalbi hiç solmadı!
Tüm bunların ışığında söylenecek çok söz var ama belki de en ironik olan şey şu ki; geçmişte can sıkıcı baskılar altında kalan o kız çocuğu artık tam tersine “Ben buradayım!” diyerek topluma sesleniyor... Gelecek kuşaklara düşlediği yolculukta onların yanında olmaktan gurur duyuyor...