2016 - Elie Wiesel, Romanya doğumlu Yahudi edebiyatçı ve Nobel Barış Ödülü sahibi (d. 1928)

Elie Wiesel, Romanya'nın Satu Mare şehrinde dünyaya geldi. Ailesinin büyük hayalleri ve umutlarıyla büyüdü; ancak, hayatının akışı, karanlık bir döneme girecekti. Bir gün, masum çocukluk yıllarını geride bırakarak Nazilerin zulmüne maruz kaldığı Auschwitz'e sürüklendi. Orada geçirdiği zamanın korkunçluğuyla birlikte, yaşamı boyunca taşıyacağı derin yaralar kazandı.Yıllar sonra, 1945'te özgürlüğüne kavuştu.

Ancak bu özgürlük, onu yalnızca fiziksel olarak serbest bırakmıştı; içindeki acı ve kayıplarla yüzleşmesi gerekiyordu. İronik olarak, hayatta kalmanın bir bedeli vardı: hatırlamak... Hatırlamak zorundaydı; çünkü unutmak ona daha fazla acı çektirebilirdi. Bu travma, onu kelimelerin gücünü keşfetmeye yönlendirdi.Wiesel’in yazarlık yolculuğu işte bu noktada başladı kalemiyle hem kendi hikayesini hem de diğer kurbanların sesini duyurmak için mücadele etmeye karar verdi.

"Gece" adlı eserinde tüm yaşadıklarını gözler önüne sererken, belki de en büyük hatası olan sessizliğin içinde kaybolmuş olanları düşündü: "Bir insanın yaşadığı acıları anlatmadan geçireceği bir yaşam..." dedi çoğu zaman.Kendisinin deneyimleriyle şekillenen bu eserler sadece edebi değil; aynı zamanda toplumsal hafızanın da önemli bir parçası haline geldi. Ancak dünya genelinde pek çok insan Wiesel’in kelimelerini okumadan önce dahi onun ismini duymuştu çünkü o artık sadece bir yazar değil; barışın sesi olmuştu.1978 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldüğünde ise tüm dünyanın dikkatini çekti! Ödül konuşmasında yaptığı vurgularla beraber insanlığın en karanlık anlarının unutulmaması gerektiğini dile getirdi. Belki de bu tür konuşmalar onun içindeki yarayı biraz daha açıyordu... Ama yine de durmadı!Zamanla gençlere yönelik çeşitli eğitim programlarına imza attı ve hatırlama kültürünün önemine dair konferanslar verdi kim bilir belki de eline geçen her fırsatta tarihin tekrar etmemesi için savaşmaya çalışıyordu? Bütün bunlar olurken kendisi her daim mütevazılığını korudu ve geçmişten gelen yükleri ile gelecek nesillerin bilinçlenmesine katkıda bulunmayı hedefledi.Wiesel'in mirası sadece kitaplarında değil; aynı zamanda sosyal adalet mücadelesindeki azmiyle yaşayacak bugün bile dünya üzerinde sürmekte olan çatışmalara karşı duyarsız kalmamamız gerektiğini hatırlatıyor! Hala gençlerin sosyal medyada paylaşımlar yaparken ya da meydanlarda adalet arayışında bulunduklarında Wiesel'in düşüncelerinden ilham aldıkları görülüyor.Onun ölümünün ardından bile insanlar arasında “Unutma” çağrıları hala yankılanıyor! Zira Elie Wiesel’in hayat hikayesi bir çok insana ilham vermeye devam ediyor...

Ölümünün ardından yıllar geçse de unutulmayacak olan anılar var! Bugün bile bazı üniversitelerde adıyla anılan dersler veriliyor ve ondan ilham alan yazarların sayısı her geçen gün artıyor.Sonuç olarak Elie Wiesel yalnızca bireysel bir yaşam öyküsünden öteye geçti toplumsal hafızanın sembolü oldu! Onun adına düzenlenen etkinliklerde gençlerin coşkusu ve umudu hep canlı tutuluyor… Kısacası tarih onu unutturmamak için elinden geleni yapacak.