1993 - İstanbul Park Otel'in fazla katlarının yıkımına başlandı. Semt sakinleri ve meslek odalarının hukuk mücadelesi 9 yıl sürmüştü.
İstanbul Park Otel'in Yıkımı: Bir Hukuk Mücadelesinin Hikayesi
1993 yılı, İstanbul için hem bir değişimin hem de mücadelenin yılıydı. İstanbul'un kalbinde yükselen Park Otel'in fazla katlarının yıkımına başlanması, sadece bir yapı yıkımından öte, semt sakinlerinin haklarını arama mücadelesiydi. O günlerde “Bizim evimiz değil mi?” diye haykıran sakinler, mahallelerini koruma çabasında önemli adımlar attılar.
Tarihin Kıyısında: 1984-1993 Dönemi
Bazı tarihçilere göre, 1984 yılında inşaatına başlanan Park Otel projesiyle birlikte gözler üzerindeki İstanbul'un silueti hızla değişmeye başladı. O dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) izniyle inşa edilen otel, yerel halk tarafından büyük tepki gördü. Çünkü yüksek yapılarla dolu bir kentin havasının ne denli boğucu olacağı gerçeği göz ardı ediliyordu. Resmi verilere göre, 1986 yılında bölgedeki nüfus artış hızı %12'yi bulmuştu ve bu durum yalnızca fiziksel alanı değil sosyal yapıyı da etkiliyordu.
Sosyal Dayanışma ve Hukuki Mücadele
Semt sakinleri ve meslek odaları harekete geçtiğinde, sorun sadece otelin fazla katlarıyla sınırlı kalmadı; aynı zamanda kentsel dönüşümün nasıl olması gerektiği üzerine de tartışmalar baş gösterdi. “Otelin çok katlı oluşunun bizim yaşam alanlarımız üzerinde nasıl bir tehdit oluşturduğunu biliyoruz,” diyen Ayşe Hanım mahallesinin geleceğini düşündüğünde endişe duyuyordu. Bu yargıyla mücadele eden gruplar arasında hukuksal sürecin başlaması ise kaçınılmazdı.
Dava Süreci ve Sosyal Medya Öncesi İletişim Araçları
Süreç boyunca dayanışmanın önemi arttı; telefon zincirleri ile başlayan bilgi akışı ardından yerel radyolara taşındı. Mahalleli bu süreçte her an duyurularla bilgilendirilirken yerel aktivistlerin organizasyonunda çeşitli toplantılar gerçekleştirildi. Yılda en az üç kez yapılan bu buluşmalar sayesinde halkın iradesi güçlendi.
Zaman Tüneli: Yıllar Süren Mücadele
1999’da gerçekleşen ilk mahkeme duruşmasında davanın süreci belirginleşti ancak işler yolunda gitmedi; yıllar geçtikçe yargılama süreci birçok yere savruldu ve beklemek zorunda kalanlar arasında semt sakinleri yine de pes etmedi!
Duygusal Bir Anlık Kesit: 1 Ocak 2001, saat 17:15 - Kadıköy
Saat akşam beşte herkes yeni yıl coşkusunu yaşıyordu ama o an Ayşe Hanım’ın içini korkulu düşünceler sarmalamıştı; “Mahallemizi savunmalıyız!” dedi kendi kendine.. Sanki o gün dondurulmuş gibi geçen zamanın içinde adalet arayışı yine canlanmıştı. Hatta kim bilir belki bazı yetkililerin gözünü açacak bilgiler paylaşılabilirdi!
Tarihsel Sonuçlar ve Günümüzdeki Etkileri
Sonunda tam dokuz yıl süren hukuk mücadelesinden sonra, 2002 yılında İstanbul'daki fazla katların yıkılması kararı verildi! Resmi istatistiklere göre yıkım işlemleri tamamlandığında bölgedeki binaların görünümü değişti ancak ruhu hala mahallelinin mücadele azmiyle doluydu… Geride kalanların sesi hâlâ yankılanıyor gibiydi.
Bazıları için semtin yaşadığı kaybın yanı sıra gerçekçilik adına mücadelede verilen savaş da çok önemliydi çünkü aslında kimlikler bir puzzle gibi dağıtıldı! Yerleşim yerlerinin değerini artırmak için kentin vizyonuna dikkat çekilmesi gerekiyordu ama kimse bunu duymadı...
Ahlaki Düşünceler ve İnsani Boyutlar
Mücadelede tanıklık eden birçok kişi uzun yıllar boyunca ayakta kalmayı başardı fakat en büyük kazançları insan ilişkileri oldu… Belki de her kriz fırsattır anlayışı ile gelişip büyümeyi hedefleyen kişiler yanında başka boyutları da düşündürdü!