1995 - Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK'ya karşı sınır ötesi "Ejder Operasyonu"nu başlattı.
1995 - Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ejder Operasyonu
“Dağlarda yankılanan top sesleri, yeraltındaki hayatların son bulmasına neden olurken, karanlık bir gecenin üzerine düşen korku bulutları, pek çok insanın kaderini belirledi.” 1995 yılına damgasını vuran bu olay, yalnızca askeri bir operasyon değil; aynı zamanda toplumsal ve siyasal dinamiklerin de dönüşümüne sebep olan bir dönüm noktasıydı.
Ejder Operasyonu’nun Anlam ve Önemi
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 1995 yılında başlatılan “Ejder Operasyonu”, PKK’nın etkisini kırmak amacıyla gerçekleştirilen büyük ölçekli bir sınır ötesi harekâttır. Bu operasyonun amacı, PKK'nın Suriye sınırı boyunca bulunan üslerini imha etmek ve böylece Türkiye’nin iç güvenliğini sağlamaktı. İşte burada dikkat çeken şey; Türkiye’nin iç siyasetine yansıyan etkileri oldu. O dönemde, PKK terörü ülkenin gündemini oldukça meşgul ediyordu ve bu durum ulusal güvenlik meselesi olarak ele alınıyordu.
Tarihsel perspektiften bakıldığında, 1980'li yılların sonlarına doğru hızlanan PKK terör faaliyetleri; 90'lı yıllarda şiddetini artırarak devam etti. Özellikle köylerin boşaltılması, kırsaldaki çatışmalar gibi faktörler insanları derinden etkilemişti. Resmi verilere göre, o yıllarda yaklaşık 4 milyon insan yerinden edilmişti! Bu da ülke genelinde büyük toplumsal travmalara yol açtı.
Operasyon Süreci ve Gelişmeler
26 Ekim 1995 tarihinde başlayan Ejder Operasyonu’nın temel hedefi ise Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi yakınlarındaki PKK kamplarıydı. Hava bombardımanları ile desteklenen kara harekâtında, Türk askerinin azmi gözler önüne serildi. Ancak bazı kaynaklara göre -özellikle muhalif görüşlerden gelen eleştiriler- bu tür operasyonlar sivil halk üzerinde olumsuz etkilere yol açmıştır. Çünkü bölgedeki bazı köyler savaş alanına döndü.
O günlerde yaşanan duygusal anlar hâlâ hafızalarda tazedir; "O gün babam cephedeydi" diyen Ahmet isimli genç, anılarında sıklıkla o karanlık geceyi hatırlatıyor: “Babamın eve gelmesini bekliyordum ama haberler kötüleştiğinde ne yapacağımı bilemedim.” Böyle tanık ifadeleriyle anlıyoruz ki savaş sadece fiziksel olarak değil psikolojik olarak da toplumda kalıcı iz bırakıyordu.
Sosyal Dayanışma ve İletişim Yöntemleri
Sosyal medya araçlarının gelişmediği o dönemde insanlar kendi aralarında dayanışma sağlayarak iletişim kurmaya çalıştılar. Telefon zincirleri ile bilgilerin yayılmasını sağladılar; aileler birbirlerine ulaşabilmek için radyo duyurularını takip ettiler veya mahalle toplantıları düzenleyerek durum değerlendirmesi yaptılar. Bazen umutsuzluk içinde yapılan bu iletişim çabaları büyük önem taşıyordu! Savaş ortamının zorlayıcı şartlarında birlik olmak bir zorunluluk haline gelmişti.
Tarihsel Etkiler ve Günümüzdeki Yansımalar
Etkisi günümüze kadar süren bu operasyondan sonra güvenlik politikaları değişikliğe uğradı ve stratejik hedefler belirlendi. Her ne kadar bugünkü çatışmalar farklı dinamiklerle sürse de operasyondan elde edilen deneyimler hâlâ dikkate alınıyor desek yalan olmaz! Zira bugünlerde bazı tartışmalarda eski olayların hatırlatılması sıkça gündeme geliyor!
2023 yılı itibarıyla yeniden yükselişe geçen ayrılıkçı hareketlerle birlikte sosyal medyanın etkisi gözle görülür şekilde arttı; Twitter’da @............. (gizlenmiştir) gibi hesaplar üzerinden bilgiler hızlıca paylaşılıyor ama yine de geçmişteki dayanışmanın benzeri sosyal medya üzerinden gerçekleştirilemiyor.
Sonuç: Hatırlamak mı? Unutmak mı?
Tarihte yer etmiş olan bu olay sadece askeri açıdan değil sosyal yapıda da derin yaralar açtı; yeni nesiller hala bu konuyu tartışıyor ve çözüm yolları arıyor! Peki ya biz unuttuk mu? Yoksa hatırlamak geçmişten ders çıkarabilmemiz adına daha önemli mi? İşte belki de en temel sorular bunlardır…