1946: Türkiye'nin Eğitim Devriminin Temeli - Ankara Üniversitesi
Bir ülkenin geleceği, eğitimle şekillenir. Peki, 1946'da kurulan Ankara Üniversitesi, Türkiye'nin eğitim tarihinde neden bu kadar önemli bir yer tutuyor? Tam da bu noktada, Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki toplumsal değişimin önemini vurgulamak gerek.
Kuruluş ve Amaçlar
Ankara Üniversitesi, 1 Temmuz 1946'da Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olan Ankara'da kuruldu. Bu kuruluş ile birlikte ülkedeki eğitim düzeyinin yükseltilmesi ve modern bir üniversite sisteminin oluşturulması amaçlanıyordu. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra uygulanan reformlarla birlikte, okuma yazma oranı ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmaya çalışılıyordu.
Tarihsel Arka Plan
Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da büyük yenilikler yapıldı. Osmanlı döneminde var olan eğitime yönelik eleştiriler sonucunda, laik ve bilimsel bir eğitim sistemi oluşturmak amacıyla pek çok girişim gerçekleşti. Örneğin; Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" anlayışı doğrultusunda Türkiye’de modern üniversite sistemine geçiş yapıldı.
Duygusal Bir Anı: 17 Kasım 1946
17 Kasım 1946’da üniversitenin açılış töreninde yaşananlar ise hala hafızalarda! Kalabalık bir öğrenci grubu hep bir ağızdan "Eğitimde eşitlik!" sloganını atarken; annesiyle beraber törende bulunan Ayşe Yıldırım , gözyaşlarına hakim olamıyordu. "O gün herkes yeni umutlar besliyordu," diyor Ayşe Hanım, o gün yaşadığı duyguları hatırlarken.
Eğitimde İlkler ve İstatistikler
Ankara Üniversitesi aynı zamanda Türkiye’nin ilk devlet üniversitesi olma özelliğini taşıyor. İlk yıllarda sadece birkaç fakülte ile yoluna devam eden üniversite, zamanla öğrenci sayısını artırarak birçok farklı alanda öğrenim imkanı sunan zengin bir kurum haline geldi.
İlk Fakülteler
- Hukuk Fakültesi - 1946
- Tıp Fakültesi - 1947
- Siyasal Bilgiler Fakültesi - 1950
Bazı kaynaklara göre ise Ankara Üniversitesi'nin kurulmasından sonra devlet bürokrasisine yönelik iş gücü ihtiyacı karşılandı ve bu durumun toplumun her kesimini olumlu yönde etkilediği iddia edilir ki ekonomik gelişme sağladı.
Sosyal Medya Öncesi Dayanışma Ortamları
Sosyal medya öncesinde ise özellikle yerel toplulukların destekleriyle hayata geçen dayanışmalar dikkat çekiyor! İnsanlar arasındaki dayanışma ruhu o dönemde radyo duyuruları ve elden ele dağıtılan broşürlerle desteklenerek güçlendirildi. Okul ağaçlarının altında yapılan sohbetlerle yeni akademik kültürlerin temelleri atılıyordu!
Daha Fazla Gelişim İçin Çabalar
Zamanla öğrencilerin de katılımıyla pek çok etkinlik düzenlendi . Öğrencilerin akademik çalışmaların yanı sıra sosyal hayatlarında da aktif rol alması sağlandı.Örneğin; bazı kulüpler aracılığıyla sanatsal faaliyetler düzenlenmiş olup burs veren özel kurumların desteğiyle de öğrencilerin maddi açıdan rahatlaması amaçlanmıştır.Dikkat çeken şey ise: Bugün bile uluslararası anlamda bilgi alışverişinde bulunarak yükseköğretim standartlarını artırmayı hedefleyen yaklaşımlar sürmektedir!
Bugünün Anlamı ve Sonuç Olarak Düşünülecek Noktalar...
Günümüzde ise bilişim teknolojileri sayesinde hızlı bilgi akışı sağlanıyor ama yine de tarihimize baktığımızda temel taşları atan bu tür kurumların önemi göz ardı edilemez! Mesela günümüzdeki ders notlarımızın paylaşılmasında kullanılan platformlardan bahsedelim...2023’te ders notlarının dijital ortamda paylaşılması Twitter gibi sosyal medya platformları üzerinden yapılırken; belki de tam tersine geçmişte yüz yüze iletişim yöntemleri daha yaygındı? Bu bakımdan geçmişten günümüze olan değişimler üzerinde düşünmek gerekiyor…