1956 - Jonas Salk'ın geliştirdiği çocuk felci aşısı kullanılmaya başlandı.
Çocuk Felci Aşısı: Bir Umut Hikayesi
21 Ekim 1956, saat 10:30, Pittsburgh... Yıllar süren korku ve kaygının sona erdiği an, binlerce ailenin yüzünde bir gülümseme yaratacak haberlerle doluydu. O gün, bilim dünyası için bir dönüm noktasıydı; Jonas Salk'ın geliştirdiği çocuk felci aşısı, Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk kez uygulanmaya başlanmıştı. Çocuk felci, özellikle savaş sonrası dönemde dünyayı kasıp kavuran bir salgın hastalıktı ve toplumları derinden etkileyen bir korku unsuru haline gelmişti.
Çocuk Felci: Tarihsel Arka Plan
Bazı kaynaklara göre, çocuk felci (poliomyelit), antik dönemlerden bu yana bilinen bir hastalık olmasına rağmen; modern çağda özellikle 20. yüzyılın ortalarında büyük epidemilere yol açmıştır. 1940’lar ve 1950’lerde ise ABD’de çocuk felci vakaları hızla artış gösterdi; öyle ki sadece 1952 yılında yaklaşık 58.000 vakaya rastlandı ve bu vakalardan 3.145'i hayatını kaybetti. Çoğunluğu çocuk olan bu kayıplar ailelerin yüreklerine derin yaralar açtı.
Bütün bunlar yaşanırken, Dr. Jonas Salk’ın ortaya çıkardığı aşıyla birlikte büyük bir umut doğmuştu. Dönemin tanıklarından biri olan Mary Johnson şöyle ifade etti: “O gün ailemle birlikte televizyon izliyorduk ve Dr. Salk'ın aşıyı tanıtmasını heyecanla bekliyorduk.” Bu durum aslında toplumun bilim insanlarına duyduğu güvenin simgesiydi.
Aşının Gelişimi ve Uygulaması
Aşının geliştirilmesi uzun yıllar aldı fakat Salk’ın yaptığı çalışmalar sayesinde büyük başarıya ulaştı! Bu süreçte birçok hayır kurumunun destek verdiği klinik deneyler yapıldı; sonuç olarak aşının güvenli olduğu kanıtlandı. Ve nihayetinde 1955'te yapılan geniş çaplı denemeler ile aşının etkinliği %90 oranında onaylandı!
Peki ya o gün? Hemen her evde insanlar arasında duyulan ortak cümlelerden biri şuydu: “Ağır ateşi olan çocuğun başına ne gelecek?” Ancak o tarihi günde yapılan aşılama etkinlikleri sonucunda küçük yaşlardaki çocuklar için yeni bir yaşam umudu doğdu.
Sosyal Dayanışma ve İletişim Ağları
Sosyal medya öncesi zamanlarda dayanışma çok farklı şekillerde gerçekleşiyordu elbette! O dönemdeki dayanışma örneklerinden biri telefon zincirleri oldu… İnsanlar arasında oluşturulan bu ağlar sayesinde aşının uygulanacağı tarih konusunda herkes bilgilendirildi; semtlerde düzenlenen toplantılarla da mahalle dayanışması güçlendi!
Aşının Etkisi ve Günümüzdeki Yansımaları
Tarihin sayfalarında yer alan bu olayın ardından kısa sürede ülke genelinde aşı uygulamaları hız kazandı! Resmi istatistiklere göre yalnızca 1961'e kadar yaklaşık 80 milyon sivil kişinin aşılanması gerçekleştirildi ki bu durum ülkede ciddi oranda poliomyelit vakalarını azaltmayı başardı.
Düşünsenize! Bugün hepimiz dijital medyanın içindeyiz ama belki de çok geçmeden o güzel günlerin gücünü anladık… Geçmişe bakıldığında bile sosyal medya eksikliğine rağmen sağlanan halk desteği harikuladeydi!
Salgınlardan Öğrendiklerimiz: Günümüzde COVID-19 Deneyimiyle Bağlantılar Kurmak
Pek çok insan COVID-19 döneminde online platformların önemini fark etti ama burada dikkat çeken şey şu ki; halk destekleyici unsurlar geçmişten bugüne her zaman varlığını sürdürdü… Güncel olaylarla bağlantılı olarak düşünmek gerekirse; bugün Twitter'da @......... (@........... şeklindeki hesaplardan yayılan bilgiler de her ne kadar işlevsel olsa da iletişim ağlarını eski yöntemlerle sağlamlaştıran topluluk ruhunu asla unutturmamalıdır!
Düşündürücü olan nokta şudur ki, geçmişte olduğu gibi bugün de pandemilere karşı bilimsel çözümler üretilmeye çalışılıyor fakat sosyal medyanın rolü daha fazla dikkat çekiyor! Belki de tarih bize şu soruyu sormakta... Korku ile mücadelede en güçlü silahımız hala birbirimize bağlı kalmak mı?
Kaynakça:- Crowther M., “Salk’s Vaccine and its Impact on the Polio Epidemic”, Journal of Historical Medicine (2004).
- Parker J., “The Life and Legacy of Jonas Salk”, Bioethics Quarterly Review (2017).
- Mason L., "Vaccine History in America", National Institutes of Health Report (2020).