
Doğum Yılı: 1914
Ölüm Yılı: 1991
Ülke: İran
Meslek: Siyasetçi
Görev: İran'ın son Başbakanı
Dönem: Şah Muhammed Rıza Pehlevi dönemi
1914 - Şapur Bahtiyar, İranlı siyasetçi ve Şah Muhammed Rıza Pehlevi dönemindeki İran'ın son Başbakanı (ö. 1991)
1914 yılında İran topraklarında, zamanın gidişatını değiştirecek bir dönemin eşiğinde, bir lider doğdu. Şapur Bahtiyar, genç yaşlarda siyasetin karmaşık dünyasına adım attı; ancak bu, onun için yalnızca bir başlangıçtı. Siyasi arenada hızla yükselirken, kendine özgü duruşu ve kararlılığı ile dikkat çekmeyi başardı. Bu özellikleri sayesinde, 1979 İran İslam Devrimi’nden önceki son başbakan olarak tarihe geçecekti.
Bahtiyar'ın siyasi kariyeri boyunca pek çok dönüm noktası oldu. Genç yaşta muhalefetle tanıştı; ancak siyasi idealleri onu sürekli ileriye taşıdı. Bu süreçte kurduğu stratejik ittifaklar ona önemli avantajlar sağladı. İran’ın o dönemdeki karmaşık siyasi yapısında denge unsuru olmayı başardı ancak bu zorluklar karşısında asla pes etmedi.
Bir dönem muhalefet lideri olarak sahneye çıktı ve ardından 1978 yılında Başbakanlık koltuğuna oturdu. Ancak İran’ın tarihindeki büyük dönüşüm rüzgarları estikçe onun pozisyonu giderek sarsılmaya başladı; zira halk arasında artan hoşnutsuzluk dalgası hızla büyüyordu. Bahtiyar’ın iktidara gelmesiyle birlikte umut besleyen kesimler de oldu ama buna rağmen devrimci ruhun şiddeti karşısında çuvalladı.
Tarihçiler anlatır ki, Bahtiyar'ın göreve gelmesinin ardındaki temel sebep, monarşinin geleceği konusunda ciddi belirsizlikler içeren bir ortamda popülerliğini artırmaktı. Zira Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin yönetimi altında toplumda derin bir huzursuzluk vardı fakat her şeye rağmen o da cesaretini yitirmedi ve reform hamlelerine girişti.
Bazılarına göre bu hamleler oldukça cesurdu; belki de kılıcı değil diplomasiyi kullandı diyebiliriz... Zira Bahtiyar ilk icraatlarından biri olarak sosyal reformların önünü açmak için çaba sarf etti ama ne yazık ki halkın beklentileri doğrultusunda çok az ilerleme kaydedebildi.
Ancak zaman geçtikçe devrimci atmosfer daha da yoğunlaşmaya başladı ve devrim yanlıları sokaklarda seslerini yükseltmeye başladılar... Her ne kadar iki taraf arasında diyalog kurmayı hedeflese de durum gitgide kontrolden çıkıyordu! Düşünür gibi yazmak gerekirse, belki de en büyük hatası kendi yakın çevresine yeterince güvenmesi ve yeraltındaki isyan hareketlerini göz ardı etmesiydi.
Dönemin karanlık günlerinde Bahtiyar tüm gücüyle istikrarlı bir hükümet kurmaya çalışıyordu fakat bunun yanında kendi politikasını izlemekte zorlanıyordu! Ülkede dinî grupların etkisi artarken, halk desteği giderek azalıyor ve bu durumu hissetmekte gecikmiyordu...
Savaş alanında verilen mücadelede kaybeden taraf olan monarşi yavaşça çöküş sürecine girdi; böylece kendisini bekleyen felaketi öngörebilen az sayıdaki siyasetçiden biri olmayı başardı... Kim bilir? Belki de içsel huzursuzluğu onu harekete geçirecek güçteydi!
Bahtiyar 1979’da hükümetin kontrolünü ele geçiren devrimciler tarafından görevden alındığında büyük bir yalnızlık hissetti çünkü bu onun hayatının tamamen değişmesine sebep olmuştu! Tüm dünya gözünün önünde olan İran’ın istikrarı kaybolmuştu...