2017 - Gencay Kasapçı, Türk ressam ve heykeltıraş (d. 1933)

Gencay Kasapçı, sanatın farklı dillerini kullanarak kendi dünyasını yaratan bir sanatçıydı. 1933 yılında Türkiye'nin kırsal bir köyünde doğdu, ancak onun hikayesi sıradan bir çocuklukla başlamadı. Çocukluğunun ilk yıllarında toprakla oynarken, hayal gücünün sınırlarını zorlamaya başladı. Doğanın renkleri ve formları onu büyülemişti belki de bu yüzden hayatı boyunca şekil ve renklerle olan ilişkisi derinleşti.

Genç yaşta ailesi İstanbul’a taşındığında, hayatında yeni kapılar açıldı. Sanatla tanışması ilkokul yıllarına dayanıyordu; o dönemlerde okulda düzenlenen resim yarışmalarında sık sık ödül kazanıyordu. Ancak, bu başarılar sadece başlangıçtı... Liseyi bitirdiğinde, resme olan tutkusu daha da arttı ve Sanat Akademisi’ne girmeye karar verdi. Bu kararı onun kariyerinin dönüm noktası olacaktı.

Sanat Akademisi'nde geçirdiği yıllar, onu birçok alanda besledi; ancak asıl etkileyen şey hocalarının güçlü vizyonlarıydı. Burada pek çok akımın izlerini sürerken, kendine özgü tarzını da yavaş yavaş geliştirmeye başladı. Işık ve gölge oyunlarıyla birlikte figüratif resimlerine soyut dokunuşlar katması belki de ilk deneyimleri arasında yer alıyordu.

Kasapçı’nın sanatı sadece resimle sınırlı kalmadı; heykeltıraşlık alanına yönelmesi de dikkat çekiciydi. Sanatçının metal ile dans eden elleri, onlara ruhunu katmakta gecikmedi... İlk heykel sergisini açtığında ziyaretçiler karşısında büyülenmişti; çünkü eserleri hem modern hem geleneksel unsurları harmanlıyordu.

Buna rağmen Gencay Kasapçı'nın yaratım süreci kolay olmadı! Türkiye’nin o dönemki siyasi iklimi ve toplumsal değişimler sanatçının ruhunu derinden etkiledi esasında bu zorluklar ona daha fazla ilham verdi diyebiliriz... Yıllar içinde yaptığı eserler çeşitli ödüller kazandı ama kim bilir belki de en büyük ödülü insanların kalplerinde bıraktığı izlerdi!

Sergilerinin yanı sıra eğitimci olarak da önemli bir rol üstlendi; genç sanatçılara yol göstererek onların gelişimine katkıda bulundu. Her zaman söylerdi: "Sanatınız sizin sesinizdir; onu doğru duyurmalısınız." İşte bu özverili tavrı sayesinde birçok genç yetenek yetiştirildi... Onun sanat anlayışı ise her zaman cesurdu: İnovasyon ve geleneği harmanlamak!

Ankara’daki ünlü TCDD binasında gerçekleştirdiği devasa heykel projesi ise kariyerinde özel bir yere sahipti! Ancak bu proje için belirli zorluklarla yüzleşmek zorunda kaldığı söyleniyor: Projeye başlarken halkın tepkisini çekebileceğini düşünmesi oldukça ironikti çünkü sonuç olarak büyük beğeni topladı...

Daha sonraki yıllarda uluslararası platformlarda da adını duyurmaya başladı; Amerika'da düzenlenen sergileri büyük ilgi gördü fakat o her zaman memleketine bağlı kaldığını hatırlatarak “Burasız ben kimim?” diye soruyordu kendisine! Eserleri şimdi dünyanın dört bir yanında sergilenirken ardında bıraktığı miras gün geçtikçe daha fazla değer kazanıyor.

Mirasının Günümüzdeki Yankıları

2021 yılında hayatını kaybetmesinin ardından bile Gencay Kasapçı’nın sanatı hala taze akıllardadır... Bugün bile galerilerde adı anıldığında birçok kişi gözlerinin içindeki parıldamayı gizleyemezken yaptığı eserlerin gerçekçilikten uzak olduğunu düşünebiliriz çünkü onun yarattığı evren bambaşka bir boyuttaydı!

Sonuç

Tarihin derinliklerinde kaybolmuş gibi görünen Kasapçı'nın imzasıyla yapmış olduğu eserler hâlâ tartışılıyor! Belki de bugünün dünyası için en önemli derslerden biri şudur: Sanat sadece duyguları değil aynı zamanda insan ruhunun karmaşıklığını da yansıtır...