2013 - Mısır'da darbe: Abdülfettah el Sisi komutasındaki Mısır Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu.
2013 Mısır Darbesi: Geçmişin Gölgesinde Bir Gelecek Arayışı
1 Temmuz 2013, saat 21:00, Kahire... Mısırlıların sokaklarda toplandığı, seslerin yankılandığı bir akşam. Düşünün ki etrafınızdaki insanların yüzleri öfke ve umut karışımı duygularla dolu. Herkes, o gece meydana gelen olayların sadece bir devrim değil, belki de bir darbenin başlangıcı olduğunu hissediyor.
Darbe Öncesi Mısır'ın Durumu
Mısır'da 25 Ocak 2011'de patlak veren halk ayaklanması ile başlayan süreç, yıllar geçtikçe derinleşen bir siyasi belirsizlikle sonuçlandı. Hüsni Mübarek’in devrilmesi ardından yapılan seçimlerde Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte ülkede yeni bir döneme girildi. Ancak birçok kesim için bu dönem pek de istikrarlı olmadı. Ekonomik krizler ve siyasi kutuplaşma, toplumda derin yaralar açmaya başlamıştı.
Bazı kaynaklara göre Müslüman Kardeşler'in iktidarı ele almasıyla birlikte sosyal huzursuzluk artmış; protestolar ve çatışmalar günlük hale gelmişti. İşte tam bu noktada Abdülfettah el Sisi komutasındaki Mısır Silahlı Kuvvetleri sahneye çıktı.
Darbe Anı: Kalabalığın Nabzını Tutmak
Birçok kişinin hayatında unutulmaz anlar vardır ya... Kahire’deki Tahrir Meydanında insanlar yığılmıştı ve o sırada sanki kalbiniz patlayacak gibi atıyordu! “O gün annem beni eve çağırırken,” diyor Ali El-Masri , “insanlar öyle çığlık atıyordu ki içimdeki korkuyu gizleyemedim.” İşte böyle anlarla doluydu o günler!
7 Temmuz’a gelindiğinde ise halkın büyük çoğunluğu Sisi’ye destek vermeye başladı; iddia edilir ki resmi olmayan verilere göre sokaktaki eylemlerin %75’i Sisi yanlıları tarafından organize ediliyordu. Yani durum o kadar netti ki sokakta yürüyen insanlar sadece kendi isteklerini değil, gelecekteki nesillerin kaderini de belirliyordu.
Sosyal Medya ve Medyanın Rolü
Bunun yanı sıra sosyal medya da olayları hızlandıran önemli bir faktör oldu. Twitter'da @.......... (Gizlenmiştir) gibi hesaplardan sürekli olarak eylemlerin haberleri paylaşılıyordu. Olayın büyüklüğünü düşünecek olursak aslında medyanın gücü tartışılamazdı! Bu noktada bazı tarihçilere göre sosyal medya platformlarının önemi çok fazlaydı; çünkü yaşananları dünya genelinde yayarak kamuoyu oluşturmuşlardı.
Muhammed Mursi'nin Görevden Alınması
Halk gösterileri devam ederken, 30 Haziran’da ordu açıkça müdahaleye karar verdi. Abdülfettah el Sisi’nin gerçekleştirdiği basın toplantısında yaptığı açıklama belki de tarihin en kritik cümlesiydi: “Ordumuz halkla yan yana duruyor!” Resmi kayıtlara göre 632 kişi yaşamını yitirirken binlerce kişi yaralanmıştı.
Tüm bu olaylar sonrasında 5 Temmuz’da Muhammed Mursi görevden alındı ve gözaltına alındı . Neredeyse her yerde düzenlenen mitinglerde insanlar "Sisi!" diye haykırıyorlardı... Herkes onu kahraman olarak görmeye başlamıştı! Belki de asıl soru burada başlıyordu: Gerçekten böyle mi olmalıydı?
Baskılar ve Sonrası
Sisi yönetimi altında farklı ideolojilere sahip muhalefet gruplarına karşı baskılar arttıkça arttı! İddia edilir ki on binlerce insan hapis cezasına çarptırıldı veya sürgün edildi… Toplum içinde oluşan travmalar ise hala daha hissediliyor!
Aynen yine Ali El-Masri'nin sözleriyle ifade ettiği gibi; “O günden sonra herkes birbirine yabancılaştı.” İşte tam burada insan ilişkileri üzerine derin düşünmeliyiz; ne yazık ki kimlikler parçalara ayrıldı! Bazıları için direniş sembolü olan Tahrir Meydan’ındaki o kalabalık artık ikiye bölünmüştü...
Darbe Sonrası Dönemde Güncel Bağlantılar
2020’li yıllarda hâlâ devam eden politik mücadelelerle birlikte online aktivizm önemli rol oynuyor; Twitter’da @......................... gibi hesaplardan paylaşımlar yapılmakta… Bu da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor ki gündelik hayatımızda sosyal medya üzerinden sürdürülen mücadelenin etkileri görünür durumda!
Bugün dünyanın dört bir yanında yaşanan benzer sıkıntılara bakınca aslında bu süreçlerin çok da farklı olmadığını görüyoruz… Sosyal medya sayesinde sesini duyuran gruplar ise tarihin akışını değiştirmek adına adeta savaş veriyorlar.
Sonuç Olarak...
Peki ama bunun sonu nerede? Geçmişten alınacak derslerle geleceği şekillendirmek mümkün mü? Tarihte yaşanan darbelerin tekrarlanmadığını düşlemek oldukça zor; zira her geçen gün bu tür çatışmalar yeni yüzlerle karşımıza çıkmakta… Ve belki de en acısı olan şey şöyle düşünülebilir: Yaşamımızdaki seçme özgürlüğümüz ne zaman yeniden kazanılacak?