1992 - Rudy Gobert, Fransız profesyonel basketbolcu

Paris'te, 1992 yılında dünyaya gelen Rudy Gobert, basketbol sahasına ilk adımlarını attığında henüz daha çocuktu. Genç yaşta spora olan tutkusu, onu sokaklarda ve parkalarda arkadaşlarıyla oynarken her seferinde daha da güçlendirdi. Ancak bu tutkusu, onu yalnızca bir oyuncu değil, aynı zamanda bir savunma ustası haline getirecek deneyimlerin kapısını aralayacaktı.

Basketbol kariyerine 15 yaşında Fransa'nın en iyi kulüplerinden biri olan Cholet Basket'te başladı. Burada geçirdiği yıllar boyunca yeteneklerini geliştirdi; ancak başka bir yandan da genç yaşta karşılaştığı zorluklar onu olgunlaştırdı. Belki de en büyük sıkıntısı, ülkesinin oyun tarzı ile Amerika'daki stil arasındaki farklılıklardı; bu durum onu sürekli yeni şeyler öğrenmeye itiyordu.

2010'da NBA'e girmeye karar verdi. Ancak hayalleri peşinde koşarken birçok engel ile yüzleşmek zorunda kaldı. Seçim gününde pek çok takım tarafından göz ardı edildiği için kalbinde derin bir hayal kırıklığı taşıyordu ama ne ironik ki! Utah Jazz tarafından seçildiğinde hayatının dönüm noktasına gelmişti.

NBA'nin göz alıcı sahnesinde yer almak için çabalayan Gobert, ligin ilk yıllarında yeterince ilgi görmedi. Ama ona destek verenler vardı: koçu ve takım arkadaşları... Onların inancı sayesinde zamanla kendini buldu ve pota altındaki mücadelesiyle tanınmaya başladı.

Buna rağmen, basketbolun sadece yetenekle değil aynı zamanda özveriyle ilgili olduğunu fark etti. 2014-2015 sezonunda savunma ödülünü kazanarak dikkatleri üzerine çekmeyi başardı; ancak belki de onun gerçek başarısı, her zaman daha fazlasını istemesiydi.

Sahadaki fiziksel varlığı kadar ruhsal gücü de dikkat çekiciydi: Özellikle çarpıcı bloklarıyla rakiplerinin korkulu rüyası haline geldi! Birçok kişi onun oyununu sadece sayı atmakla sınırlı görse de Gobert'in basketbol anlayışı tamamen farklıydı o tam anlamıyla oyunun savunma boyutuna odaklandı.

Utah Jazz ile geçirdiği süre boyunca performansı giderek arttı; istikrarlı oyunuyla birlikte takımı da yukarılara taşıdı. Bunun sonucunda All-Star seçilmesi hiç de sürpriz olmadı! Her All-Star haftasında orada olmak onu nasıl mutlu ediyordu… Ancak kazanılan başarıların altında yatan baskıyı kimse göremedi belki de!

2020 yılına gelindiğinde ise dünyayı saran COVID-19 pandemisi ortaya çıktı; bu süreçte Gobert'in etkisi tartışmalı hale geldi çünkü pozitif test sonucu açıklandığında birçok kişiye ilham oldu ama aynı zamanda endişeleri artırdı... Bu olay sonrası NBA sezonu durdu ve birçok insan onu hedef aldı: “Bir profesyonel sporcu olarak böyle bir sorumsuzluk!” dediler ama kim bilir? Belki de bu kriz durumunu avantaja çevirmek için çabalayanlardandı!

Pandemi döneminde herkes evde kalırken Gobert ise antrenmanlarına devam etti; hem zihinsel hem bedensel olarak hazırlığını sürdürdü. Takımına geri döndüğünde ise o eski enerjisini geri kazandı sadece saha içinde değil dışında da güçlüydü!

İronik bir şekilde, tüm bu zorluklar ona daha fazla güç kattı; çünkü biliyordu ki başarı yalnızca sayılarla ölçülmezdi! Duygusal zekası yüksek olan Gobert’in liderliği takımın dinamiklerine olumlu yönde etki etti...

Miras ve Günümüz

Gobert’in kariyeri ilerledikçe kazandığı ödüller listesi uzadıkça uzadı... Bugün bile onun şampiyonluk hayali halen taze: Utah Jazz forması altında yakaladığı başarılar kadar uluslararası arenada Fransa milli takımıyla kazandığı madalyalar da önemliydi! Fakat yine ironik olan şu ki bazı insanlar onun yalnızca bloklarıyla hatırlanmasını istemiyor...

Sonuç Olarak

• Kariyerinin zirvesindeyken bile basın toplantılarında mütevazi duruşu dikkat çekiyor.
• Sosyal medyada etkili biri haline geldi fakat özellikle “Özgünlük” konusundaki fikirleriyle tartışmalara yol açtı.