İsim: Küçük İskender
Meslek: Şair, eleştirmen ve oyuncu
Doğum Yılı: 1964
Önemli Yıl: 2019
Edebi Türler: Şiir ve eleştiri
2019 - Küçük İskender, Türk şair, eleştirmen ve oyuncu (d. 1964)
Bir sabah, İstanbul'un sokaklarında yürürken bir kalem buldu. O kalem, belki de onun ruhunun derinliklerine açılan bir kapıydı. 1964 yılında dünyaya geldiğinde, gözleri henüz hayata yeni açılmıştı; ancak gelecekte kendisini Türkiye'nin edebi sahnesinde unutulmaz bir iz bırakacak olan o küçük İskender'i kimse tahmin edemezdi. Çocukluğunun ilk yıllarında çevresindeki kitaplarla dostluk kurmaya başladı ve kelimelerin büyüsüne kapıldı.
Ergenlik çağında bir isyan ruhuyla dolup taşarken, şiir yazarak duygularını ifade etmeye çalıştı. Bu dönemde yazdığı ilk eserler, adeta onun içsel çatışmalarının dışa vurumuydu bu çatışmalar belki de hayatının ilerleyen dönemlerinde ona hem ilham verecek hem de onu zorlayacaktı. İlk şiirlerini genç yaşta yayınlamaya başladı ama asıl çıkışını gerçekleştireceği günlerin çok uzakta olduğunu bilmiyordu.
İlk kitabını yayımladığında büyük bir heyecanla doluydu; ancak kitabın aldığı tepkiler karmaşık duygular yarattı içinde... Eleştirmenler tarafından bazıları onu övdü, diğerleri ise pek ilgilenmedi bile! Buna rağmen o yılmadı. Belki de en büyük hatası belki de en büyük cesaretiydi kendisini sürekli yenileyen ve geliştiren bir şair olmasıydı.
Küçük İskender’in yolu üniversiteye girdiğinde daha da belirginleşti: Hem edebiyat hem de tiyatro eğitimi alarak yeteneklerini geliştirirken çeşitli oyunlarda rol aldı. Ancak sahne ışıkları altında parlamak istediği kadar her zaman başarılı olamadığı da ayrı bir gerçekti. Tiyatroda yaşadığı hayal kırıklıkları bile onu yıldırmadı; bunun yerine yazdığı metinlerde daha özgün olmaya itti! Zamanla toplumun içine karıştıkça, yazılarında sosyal eleştirilerini daha cesurca dile getirmeye başladı.
Şiirleriyle tanınırken aynı zamanda eleştirmen kimliğiyle dikkat çekmesi ironik değil mi? Kendi eserlerine dair yoğun eleştirilere maruz kaldığında - bu durum çoğu sanatçı için yıkıcı olurdu - o bunun tam tersine dönüştü: Yargılama ve sorgulama süreçleri içinde güçlendi ve böylece kendi sesini bulma yolunda önemli adımlar attı.
Bazılarının 'deli' ya da 'sıradışı' olarak tanımladığı durumu ise aslında onun kimliğini oluşturan en önemli unsurlardan biri oldu: Keskin gözlem yeteneği ve özgün dili... Şiirlerinde kullandığı imgeler öyle çarpıcıydı ki dinleyicilerinin zihinlerinde derin izler bıraktı; sanki kelimeleri değil ama hayatın ta kendisini yakalıyordu!
Buna rağmen bazı zamanlar yaşadığı içsel çatışmalar – özellikle yalnızlık hissi – onun yaratım sürecine doğrudan etki etti! Kim bilir, belki de bu melankoli dolu anlar onun en güzel dizelerinin ortaya çıkmasına vesile oldu. Düşünür gibi gezen zihinlere hitap eden şiirleri artık herkesin dilindeydi...
Sadece gençlerin değil geçmişten gelen sanatçılar arasında da yer edinmeye başlamasıyla birlikte Türk edebiyatına modern bir soluk getirmesi onu adeta efsane haline getirdi! Şiirlerinin popülerliği arttıkça birçok ödül kazanarak hayran kitlesini genişletti ama başarılarının yükünü taşımanın ne demek olduğunu da anladı!
O sıralarda Küçük İskender’in yaşamına eklenen başka faktörlerden biri olan sosyal medya platformları sayesinde düşüncelerini daha fazla kitleye ulaştırdı; ancak burada ironik olarak kendi sesinin kaybolma riskini göze almak zorunda kaldığını söylemek gerek... Yazarlığındaki samimiyetle dolu tüm duyguları ekranlara yansıtmak kolay değildi tabii ki! Asıl meselesi içtenlik ile pazarlama arasında gidip gelmekti!
Zaman geçtikçe sadece şair değil; aynı zamanda günümüz sanat anlayışıyla uyumlu projelerde yer alan bir oyuncu olarak da hayatına yön vermeye devam etti. Bir dizi ya da tiyatro oyunu sahnesinde görünmesi her zaman izleyicileri cezbetmiştir... Ama asıl sorulardan biri “Küçük İskender gerçekten neyi savunuyor?” sorusu hâlâ kafalarda yankılanıyordu!
Sonuçta 2019 yılına geldiğimizde artık herkes onu tanıyor, takip ediyor ve konuşuyordu... Ancak ölüm haberi düştüğünde herkes şaşkınlık içinde kaldı: “Bu kadar gençken nasıl?” diye düşündüler! Belki de bu trajik olay ile hayatındaki karmaşanın sonlandığını düşündüler? Onun mirası üzerinde tartışmalar sürerken insanlar yine kelimelerin büyüsüne kapıldılar…
Sadece Türk edebiyatına katkılarıyla değil; aynı zamanda topluma ayna tutan yapıtlarıyla hatırlanacak olan Küçük İskender'in geçirdiği tüm süreçler birçok nesil için ilham kaynağı olacaktır! Bugün bile sokaklarda gencinden yaşlısına herkes onun dizelerini ezbere biliyor... Kendisi belki fiziksel olarak aramızda yok ama hayali hâlâ yaşıyor: O hepimizin ruhlarında gizli kalan düşüncelerin sesi olmaya devam edecek!