
Tam Adı: Anne Brontë
Doğum Tarihi: 1820
Ölüm Tarihi: 1849
Meslek: İngiliz romancı
Eserleri: En bilinen eserleri 'Agenor' ve 'The Tenant of Wildfell Hall'dır.
Aile: Brontë kardeşlerden biridir, diğerleri Charlotte ve Emily Brontë'dir.
Edebi Akım: Romantizm
1820 - Anne Brontë, İngiliz romancı (ö. 1849)
Ancak onun en büyük mücadelelerinden biri ailenin maddi sıkıntılarıydı. Ailesinin gelir kaynağı olan babası rahip olduğundan, zaman zaman maddi zorluklar yaşadılar bu durum, genç Anne’in hayatının her alanında etkili oldu.1846'da kardeşleriyle birlikte "Ellis Bell" adı altında bir şiir kitabı yayımladı. Ancak bu kitap, başlangıçta beklenen ilgiyi görmedi; buna rağmen Brontë kardeşlerin cesareti kırılmadı. Tam tersine! Şiirlerinin ardında sakladıkları duyguların ve düşüncelerin daha derin olduğunu biliyorlardı...
Bu cesaret ile yazmaya devam ettiler ve kısa sürede edebi dünyaya damga vuran romanlarını ortaya koydular.Anne’nin ilk romanı "Agnes Grey", 1847 yılında yayımlandı; ancak dönemin toplumsal cinsiyet normlarına meydan okuması açısından büyük bir risk taşıyordu. Romanın başkarakteri Agnes'in hikayesi, yalnızca zengin ailelerin hizmetinde geçen yaşamını değil, aynı zamanda kadınların toplum içindeki aşağılanmasını da gözler önüne seriyordu. İronik olarak ise birçok erkek okuyucu tarafından ciddiye alınmadığı düşünüldü... Oysa ki belki de bu durumun temel nedeni, Anne’in kalemiyle yansıttığı gerçeklikti.Bir başka önemli eseri ise “The Tenant of Wildfell Hall” adlı romandı.
Bu eserle birlikte Anne Brontë, kadınların karşılaştığı baskıları çok net biçimde dile getirdi hatta pek çok feminist yazar tarafından ilham kaynağı olarak kabul edildiği söyleniyor! Buna rağmen o dönemde kadına biçilen roller nedeniyle eleştiriler aldı; bazı çevrelerde “ahlaksız” olmakla suçlandı...Hayatının sonlarına yaklaşırken sağlık sorunlarıyla başa çıkmak zorunda kaldı; tüberküloz hastalığı onu yavaşça sarmaya başlamıştı... Birçok insan ona acıyordu ama o kimseye muhtaç olmadığını göstermek için savaşmaya kararlıydı! 1849 yılında yaşamını kaybettiğinde geride bıraktığı eserleri hala tartışılmaktaydı aslında belki de en büyük mirası buydu: Edebi dünyada kadınların sesi olmak!Ölümünden yıllar sonra bile etkisi hissedildi; çünkü günümüzde birçok akademisyen onun romanlarını inceliyor sokak röportajlarında bir fan şöyle diyor: “Onun eserleri sadece döneminin değil günümüzün sorunlarına da ışık tutuyor.” Sonuç itibarıyla Anne Brontë’yi anarken sadece romancı olarak görmek haksızlık olurdu; o aynı zamanda toplumsal adalet arayışının sembollerinden biri haline geldi... Kim bilir? Belki de bugün edebiyatın içerisinde özgürlük taleplerinin yankısı hâlâ var...