Erzurum'un Olur İlçesinden Rus ve Ermeni Birliklerinin Geri Çekilişi (1918)
1918, I. Dünya Savaşı'nın sona ermekte olduğu ve bölgesel çatışmaların tırmandığı bir dönemdi. Bu yıllarda Anadolu toprakları üzerinde çeşitli milliyetçi hareketler ve işgaller söz konusuydu. Özellikle Doğu Anadolu’da, Rus ve Ermeni birliklerinin etkisi ve hâkimiyeti artmış, bu durum yerel halk üzerinde büyük bir baskı oluşturmuştur.
Olur, Erzurum'un stratejik bir ilçesi olarak bu dönemde önemli bir rol oynamıştır. Burada Ruslar ve Ermeniler, Türk köylerini kuşatarak topraklarını genişletmeyi hedeflemişlerdir. 1914-1918 yılları arasında süren savaş esnasında ilerleyen Rus orduları, Anadolu'nun bu köşesine kadar gelerek Ermenilere destek vermiştir. Ancak, savaşın son aşamalarında, bu birliklerin geri çekilme kararı alması, bölgede büyük bir değişimi de beraberinde getirmiştir.
Rus ve Ermeni birliklerinin geri çekilişi, 1918 yılı itibarıyla başlamıştır. Savaşın seyrinin değiştiği bu dönemde, Almanya'nın yenilgisi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflaması, bu birliklerin kaçışını hızlandırmıştır. Özellikle 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi, Anadolu'daki askeri dengeleri altüst etmiş ve Rus birliklerinin geri çekilme kararı almasına zemin hazırlamıştır.
Bu geri çekilme sürecinde Olur ilçesinde yaşayan halk, büyük bir endişe ve belirsizlik içinde kalmıştır. İlerleyen günlerde, bölgedeki Ermeni milisleri ve Rusların çekilmesiyle birlikte, Türk köyleri yeniden kontrol altına alınmaya başlamıştır. Halk arasında, geri çekilmenin getirdiği güvenlik duygusu, aynı zamanda bir kurtuluş sembolü olarak da algılanmıştır.
Erzurum’un Olur ilçesindeki bu gelişmeler, bölgenin geleceği açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Geri çekilmenin ardından, Türk millî mücadelesi ve kurtuluş savaşı süreci hız kazanmıştır. Yerel halk, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışını ve yeni bir ulusun doğuşunu eş zamanlı olarak yaşamıştır.
Sonuç olarak, 1918 yılında Erzurum'un Olur ilçesinde yaşanan Rus ve Ermeni birliklerinin geri çekilişi, bölgedeki dinamikleri köklü bir şekilde değiştirmiştir. Bu dönem, sadece askeri olarak değil, sosyo-kültürel olarak da önemli izler bırakmıştır. Millî değerlerin ön plana çıktığı bu süreç, ilerleyen yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasına zemin hazırlamıştır.