1176 - Selahaddin Eyyubi'ye Halep'te Suikast Girişimi
Bazen tarih, düşmanlıkların ve sadakatin iç içe geçtiği bir roman gibi görünür. 1176 yılının bir bahar akşamı, Halep sokaklarında Selahaddin Eyyubi'nin hayatını tehlikeye atan bir suikast girişimi gerçekleşti. Peki, bu olay sadece bir suikast teşebbüsü müydü? Yoksa Selahaddin'in karşılaştığı çok daha derin politik sorunların bir yansıması mıydı?
Tarihin Dönüm Noktası
Selahaddin Eyyubi, 1137'de Tikrit'te doğdu ve tarih sahnesine ilk adımlarını atarken İslam dünyasında pek çok değişikliğe imza attı. Fatımiler'e karşı mücadele eden Selahaddin, daha sonra Haçlılarla da savaşarak ün kazandı. Ancak Halep'teki bu suikast girişimi belki de onun için en zorlu sınavlardan biri oldu. Bu olay, yalnızca şahsi hayatını değil; aynı zamanda Orta Doğu'daki siyasi dengeleri de etkileyen bir dönüm noktasıydı.
Bazı kaynaklara göre, 1176'nın başlarında Halep'i ziyaret eden Selahaddin'in düzeni bozmak isteyen düşmanları harekete geçmişti. Gece karanlığında planlanan bu saldırıda birçok yerel liderin parmağı olduğu iddia ediliyordu. Öyle ki, Halep halkı arasında dolaşan söylentilere göre bu liderler Selahaddin'in etkisini azaltmak için her türlü kirli oyunu oynamaya hazırdılar.
Savaşın Tam Ortasında
O geceyi düşünelim; 24 Mayıs 1176 tarihinde Halep’te . Gece yarısı... Bir gölge hızla hareket ediyor... Karanlığın içinde neler olup bittiğini görebilen sadece birkaç kişi vardı. Resmi kayıtlara göre, o gece üç suikastçi büyük bir cesaret göstererek Selahaddin'i hedef almıştı.
"O an tüm dünya üzerime geldi sanki..."
Bir tanık olarak kabul edilen Hasan bin Ali , yaşananları şöyle anlatıyordu: "Selahaddin'in gözleri parıldıyordu ama yüzünde tuhaf bir huzursuzluk vardı. O sırada etrafında dönen adamların samimiyetinden emin olamıyordum." İddiaya göre Hasan, suikastçilerin yaklaşmasını engellemek için büyük çaba sarf etti fakat birçok yere yayılan planlar buna izin vermedi.
Duyguların Çalkantısı
Kimin eli kimin cebinde belli olmadığı bu çalkantılı ortamda; dost ve düşman birbirine karışmış durumdaydı. Resmi olmayan verilere göre , o dönem Halep'teki işbirlikçilerinin sayısının yaklaşık 500 civarında olduğu tahmin ediliyordu! Şehirdeki işgal altındaki ruh hali düşünüldüğünde; insanların birbirlerine olan güvenleri de giderek azalmaktaydı.
Sosyal Dayanışma ve İletişim Ağı
Sosyal medya gibi araçların henüz olmadığı bu dönemde haberleşme yöntemleri oldukça farklıydı! İşte burada mahalle dayanışması devreye giriyordu: İnsanlar telefon zincirlerinden uzakta kalan köylere ya da şehir merkezlerine doğru koşturuyorlardı! Günümüzde sıkça gördüğümüz gibi; telefon aracılığıyla iletişim kurmaktan ziyade insanların kulaktan kulağa söyledikleri bazı bilgilerin ciddi anlamda etkisi oluyordu.
Dikkat çekici olan şey ise haleflerin her türlü durumda kendi aralarındaki işbirliğini geliştirmeye çalışmalarıdır! Bazıları ise itaat etmeyen köylülerin cezasız kalmayacağı korkusunu taşırken; diğer yandan herkes kendini güvende hissetmek istiyordu!
Tarihi Dönüşümün Önemi
Sonuç olarak söylenebilir ki - bazı tarihçilere göre - söz konusu suikast girişimi aslında büyük çaplı dönüşümlerin habercisiydi... Bu tür tehditler yalnızca bireyler için değil toplumlar için bile geçerlilik taşımaktaydı! Bugünkü Bağdat’ın dönüşümü veya herhangi başka siyasi değişiklik de buna benzer şekillerde sürdürülmüştü belki de...
Bugün ile Bağlantılarımız
Evet, zaman değişiyor ama insanlar aynı kalıyor mu? Bugün sosyal medyanın getirdiği hızı ele alalım: Bugüne kadar duyduğumuz mesajların yanı sıra gerçeklerle dolu bilgi akışı var ya da yok.. Belki de Twitter'da @.......................... hesabından öğreniyoruz en son gelişmeleri… Nasıl ki geçmişte mahalle dayanışmaları ile bilgiler paylaşılıyorsa şimdi her şey “retweet” ile yayılıyor...
Düşündüren Soru
Tarihten çıkaracağımız ders nedir? Suikast teşebbüsü sadece bireysel değil toplumsal güvenin temeli üzerinde nasıl sarsıntılar yaratabilir? Ya da gelecekte ne tür politik çalkantılar bizleri bekliyor?