1979 - Stiliyan Petrov, Bulgar futbolcu

Bir sabah, 1979 yılının 5 Temmuz'unda, Bulgaristan'ın bir köyünde bir bebek dünyaya geldi. Doğumundan kısa bir süre sonra, küçük Stiliyan Petrov'un topa olan sevgisi fark edildi. Çocukluğunun ilk yıllarında, köyün dar sokaklarında arkadaşlarıyla birlikte futbol oynarken hayalini kuruyordu; belki de gelecekte uluslararası arenada tanınan bir yıldız olacaktı. Ancak bu hayal, başından geçen birçok zorlukla sınandı.

Genç yaşta futbol kariyerine yön vermeye karar verdi ve yerel takımda oynamaya başladı. 15 yaşına geldiğinde, becerileri dikkat çekmeye başlamıştı; belki de en büyük sıçramasını yapacağı zaman yaklaşıyordu... Genç yaşında, Bulgar futbolunun önde gelen kulüplerinden biri olan CSKA Sofya ile anlaşma imzaladı. Fakat burada da engellerle karşılaşmak kaçınılmazdı. Kulüpte geçirdiği ilk sezon pek de kolay olmadı sürekli olarak genç oyuncular arasında sıkışıp kalmıştı.

Kariyerinin dönüm noktası ise 1997 yılında gerçekleşti; CSKA Sofya'da gösterdiği performans onu ulusal takıma davet ettirdi. Ancak yine zorluklar peşini bırakmadı: Ülkesinin milli takımında yer almak için her maçta ter dökmesi gerekiyordu ve bu durumu kafasında sorguluyordu bu kadar çaba yeterli mi olacaktı?

Birçok yetenekli oyuncunun önünde dururken Petrov’un şansı yaver gitti ve 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Bulgaristan milli takımının kadrosuna alındı. Turnuvada sahneye çıkması ise herkesin dikkatini çekmesini sağladı; ancak ironik bir şekilde, daha fazla sorumluluk almak istediği dönemde takımının grup aşamasından çıkamaması onun motivasyonunu sorgulamasına yol açtı.

Dört yıl boyunca ulusal takımda mücadele ettiktan sonra, Avrupa'nın büyük liglerine transfer olmaya hazır olduğunu düşündü kim bilir belki de İngiltere Premier Lig’inde oynamak hayatının en büyük hedefiydi? Ve nihayetinde o fırsat geldi... Aston Villa ile anlaştığında adeta rüyalarının kapısını aralamış oldu! Ancak yeni kulübüne adapte olmak hiç kolay değildi; güçlü rakiplerle dolu ligde kendisini kanıtlaması gerekiyordu.

Aston Villa'daki ilk sezonu sıradan geçmedi: Takımın tutkulu taraftarlarıyla buluştuğu anlarda kalbini sahaya koyduğunu hissediyordu; ancak bu dönem içinde birçok sıkıntıyla da yüzleşmek zorunda kaldı... Zamanla takımdaki rolü giderek güçlendi ve taraftarların sevgilisi haline geldi! Belki de asıl başarısızlıklarının üzerine gittiği için galibiyetleri tadabilmek için çok çalışmıştı...

Petrov'un en parlak dönemlerinden biri olan 2008-2009 sezonunda muazzam performanslar sergiledi ve aynı zamanda İngiliz futbolunu etkileme fırsatını yakaladı. O sezonun sonunda pek çok ödül kazandı bunun yanı sıra takımıyla birlikte UEFA Avrupa Ligi’nde mücadele etti... Ancak burada bile tehditler peşini bırakmadı: Sürekli sakatlık riskiyle boğuşan oyuncular arasında yer almak istemiyordu.

Sakatlıkla Sınav

Yıllar geçtikçe vücudu ona farklı sinyaller göndermeye başladı: İlk önce küçük sakatlıklarla başladı ama zamanla daha ciddi sorunlarla karşılaşabileceğini düşünmeye başladı… Ve maalesef o korkulan gün gelip çatınca görünmeyen düşmanı ile yüzleşmek zorunda kaldı 2012 yılında lenfoma teşhisi konuldu!

Futbol hayatının sona ermesi ihtimaliyle sarsıldı ama cesaretini topladı ve mücadele etmeye karar verdi… Yıllarca süren tedavi sürecinde umudunu kaybetmedi fakat rehabilitasyon süreci psikolojik açıdan onu çok yormuştu. Hastalık onu fiziksel olarak zayıflatmış olsa da ruhen dimdik ayakta kalmayı başardı çünkü bilincinde her zaman yeniden doğabileceğini biliyordu!

Miras

Pek çok insan hastalığı hakkında konuşmaktan kaçınırken Petrov kendi hikayesini paylaşarak diğer insanlara ilham vermeyi seçti... Kendi adına kurduğu vakfıyla kanser hastalarına destek olmayı amaçladı! Bir nehir gibi akarak yaşadığı deneyimleri genç nesillere aktarmak istedi: Hayatta ne olursa olsun pes etmek yok!

Düşündürücü Bir Sonuç

Peki bugüne dönecek olursak? Bugün hala spor dünyasında hatırlanan isimlerden biri Stiliyan Petrov – geçmişte onun gibi savaşçı ruhlu insanlara ihtiyacımız var! Hala gençler arasında tartışmalara neden oluyor belki de kendisine duyulan hayranlıktan dolayıdır? Her ne kadar fiziksel olarak uzak olsa da ruhu hep yanımızda olacak…Tarihçiler anlatır ki onun azmi yalnızca futbolcular için değil tüm insanlar için örnek teşkil ediyor...Evet! Bazen pes etmek yerine savaşı sürdürmek gerekiyor; çünkü hayat her daim sürprizlerle doludur!