1815 - Ii Naosuke, Japon devlet adamı (ö. 1860)

1830’ların başında, Edo döneminin en karanlık günlerinde bir adam yükseliyordu. II Naosuke, Japonya'nın siyasi manzarasında fırtınalı bir dönemde, kendi iradesiyle tarihin sahnesine adım attı. Genç yaşta devlet işlerine katıldı ve zamanla kendisini ülkenin en etkili figürlerinden biri haline getirdi. Tahtın varisi olmanın verdiği avantajla babası da önemli bir samuraydı Edo’nun bürokratik labirentinde ilerlemeye başladı. Ancak, onun hikayesi sadece bir miras hikayesinden ibaret değildi; bu öyküde güç, ihanet ve karmaşık ilişkiler vardı.

1837 yılında önemli bir atama aldı; ancak bu durum onu sadece daha fazla sorumlulukla yüzleştirmekle kalmadı, aynı zamanda düşmanlar edinmesine de yol açtı. Buna rağmen, Naosuke cesur adımlar atmayı sürdürdü ve kendini kanıtlamak için çabalarını iki katına çıkardı. Bu süreçte sıradan insanların gözünde kahramanlaşma çabası içinde olan Naosuke'nin asıl hedefi iktidarını pekiştirmekti.

Zaman geçtikçe diplomasi sanatında ustalaştı; özellikle Batılı güçlerle olan ilişkileri geliştirmeye yönelik stratejik hamleler yaptı. 1853 yılında Commodore Perry'nin Japonya'ya gelmesiyle birlikte ülkede büyük bir değişim süreci başladı. Bu ziyaret, Japonya'nın kapılarının zorla açılması anlamına geliyordu ve Naosuke için büyük bir dönüm noktasıydı: Ülkesinin geleceği söz konusuydu! Kendi tarzında karşı durmak yerine geleneksel diplomasi yerine modern iletişim yöntemlerine yöneldi.

Bunun yanında iç siyasette de dengeleri sağlamaya çalıştı. 1855’te Shogun’un danışmanı olarak imzalanan anlaşmalar sayesinde yabancı ülkelerle ticari ilişkiler kurmaya başladı; fakat bu hamle bazı gruplar tarafından yoğun şekilde eleştirildi. Belki de en büyük hatası, iç çekişmelere karşı yeterince önlem almamasıydı... Güç savaşları her zaman tehlikeli sonuçlar doğuruyordu!

1858’de imzaladığı Kanagawa Anlaşması ile birlikte Batılı güçlerin etkisi arttıkça naifliği sorgulandı. Savaş ihtimali belirdiğinde ise hemen harekete geçti! Shogun'un otoritesini pekiştirmek için yapılan reformlarla güçlü muhaliflerin sesini kısmaya çalıştı; ancak bu çabaları onu daha fazla düşman edinmekten başka işe yaramadı...

O yıllarda öne çıkan düşüncelerden biri şuydu: "Japon kültürüyle modern dünyanın değerlerini nasıl harmanlayabiliriz?" Bunun cevabı belirsizdi ama naosukelerin düşünceleri tartışmalı bir şekilde halk arasında yankılanıyordu: Bazıları onu kurtarıcı olarak görürken bazıları hain ilan ediyordu.

Dört yıl sonra yani 1860’da hayatının sonuna geldiğinde ise ardında birçok soru bıraktı: Kimi tarihçiler onun yönetimini zayıf bulurken kimileri güçlü kararlarının altını çiziyordu... İronik olarak o da hiçbir zaman mutlak gücü elde edemedi ama tarihinde silinmez izler bıraktığı gerçeği hiç tartışılmadı!

Ölümü ve Mirası

Sonunda hayatına son veren suikastından sonra ardında kalan miras hala inceleniyor… Hayatının son döneminde yalnızca birkaç kişi etrafındaydı çünkü politik oyunların ortasında yalnız kalmayı başarmıştı! Günümüzde bile onun izleri hala hissediliyor: Belki de hükümet stratejilerini belirlerken eski diplomatlarının taktiklerinden ilham alanlar vardır? Yıllar geçse de kim bilir neler keşfedilecektir...

Tarihsel Bağlam

Bugün bile II Naosuke’nin adı sıkça anılıyor! Efsaneleşmiş tarihi figürlerden biri haline geldi – zira halk arasında hâlâ tartışılan konular arasında yer alıyor... Özellikle gençlerin ona duyduğu hayranlık günümüz sosyal medyasında sıklıkla karşımıza çıkıyor! Efsanelerin geri dönüşü gibiydi... Ve ne ironiktir ki gerçek siyasetin soğuk yüzü her zaman farklıdır!