1990 - Florent Amodio, Fransız buz patenci

Bir kış sabahı, Fransa'nın güneyinde bir köyde, genç Florent Amodio ilk kez buzda kaymaya adım attı. Üzerinde parlak kıyafetleri ve hayallerle dolu gözleriyle donmuş zemin ona bir yaşam sunuyordu; fakat kimse, o anın ileride buz pateninin dünyasında nasıl yankılanacağını bilemezdi. Daha çocuk yaşta, ailesinin maddi zorlukları içinde kaymanın sadece eğlenceden öteye geçeceği gerçeği ile yüzleşti ancak bu durum onu durdurmadı. Hedefleri vardı ve onları gerçekleştirmek için elinden gelen her şeyi yapacaktı.

İlk kez sekiz yaşında bir kulübe katıldığında, Florent'ın hayatında yeni bir sayfa açılmıştı. Burada tanıştığı antrenörler ve arkadaşları ona destek oldular; fakat kim bilir, belki de asıl güç kaynağı kendi azmi ve tutkusuydu. Günler geçtikçe, çiğ tanesi gibi pürüzsüz buz pistinde dans eder gibi kayıyor, hareketlerini geliştiriyordu. Her düşüşünde daha da güçleniyor; yeniden kalkıp mücadele ediyordu. Bu süreç onun için bir nevi ruhsal terapi haline gelmişti.

Buz pateni kariyerinin ilk büyük dönüm noktası ise 2007 yılında geldi. Genç yaşına rağmen Fransa Şampiyonası'nda altın madalyayı kazandı ancak bu başarı ona yeterli gelmedi; uluslararası arenada daha fazla şey başarmalıydı! Bir sonraki hedefi ise Avrupa Şampiyonası'ydı. Böylelikle sahne ışıkları altında parlayacak fırsatı bulmuştu.

2011 yılına geldiğimizde Amodio’nun ismi artık sadece yerel yarışmalarda değil, Avrupa'nın en prestijli organizasyonlarında da duyulmaya başlandı. Ancak hayatının en unutulmaz anlarından biri olan bu yılın başlangıcında neler yaşandığını bilmek ilginç olabilir: Mücadele dolu geçen antrenman günlerinden sonra sonunda Avrupa Buz Pateni Şampiyonası’na katıldı! Burada gösterdiği performansla herkesin takdirini kazanmıştı ama tüm bunların arkasında büyük bir yük taşıyordu.

Amodio'nun yeteneği açıkça görülüyordu ama belki de onun en büyük sorunu beklentilerin getirdiği baskılardı… Zira medya sürekli peşindeydi! Herkes onu yeni bir şampiyon olarak görmek istiyordu; tartışmalı şekilde bazen bu basın baskısı onu zorlayarak pes etmesine neden oluyordu! Fakat o bunu aşmayı bildi... İronik olarak bazı kaybettiği maçlar onun için öğrenme fırsatları oldu!

2012 yılında dünya sahnesine adım attığında artık kendine güvenmeyi öğrenmişti! Dört dörtlük koreografileriyle izleyenleri büyüleyen Florent’ın her hareketi cennette dans eden bir kuş misali zarifti... Fakat ne yazık ki aynı dönemlerde sakatlıklar da peşini bırakmamıştı buna rağmen azmi sayesinde ayakta kalmayı başardı!

Amodio’nun gerçek zaferi ise Soçi Kış Olimpiyatları’nda kendini gösterdiğinde ortaya çıktı: Göz alıcı programıyla hem jüriyi hem de seyircileri etkiledi; ancak finalde beklenmedik düşüşü tüm hayallerini tehdit etti… Sonuçta yarışı tamamladığında aldığı puanlarla kendisini tekrar bulmayı başardı!

Bütün bunların ardından Florent'ın yıldızı iyice parlamaya başladı! Ama ironi burada gizliydi: Başarılarına karşın sporcu olarak geleceğinin nasıl şekilleneceğini hiç bilemezdi… Peki ya yarışmalar sona erince? Evet... Geçmişteki birçok sporcunun yaptığı gibi o da emekliye ayrılmak zorunda kaldı!

Emekliliğinden sonra hayranlarının gözünde başka bir figüre dönüşmeye başladı; sosyal medya aracılığıyla genç sporculara ilham vermeye devam etti... Hayal kırıklıkları ve sevinçlerle dolu yıllarını anlatırken belki de onlara başarıdan çok denemek gerektiğini öğütlüyordu.

Bugün bile Florent Amodio'nun adı hala buz pistlerinde yankılanıyor; genç sporcular onun cesaret hikayelerine sık sık atıfta bulunuyorlar... Hatta sokak röportajlarında bazı fanlar “O gerçekten bizim kahramanımız!” diyerek duygularını dile getiriyorlar...

Sonuç

Amodio'nun hikayesi bize sadece sporda değil hayatın birçok alanında mücadele etmenin önemini hatırlatıyor hangi yolda yürüdüğünüz önemli değil, önemli olan düşseniz bile kalkabilmektir! Bugün Soçi'deki olaylardan sonra yıllar geçti ama Amodio’nun mirası hala günümüzde belli olmaktadır...