1892 - Ernst Werner von Siemens, Alman mucit ve sanayici (d. 1816)

Ancak bu süreçte, doğası gereği meraklı ve sorgulayıcı kişiliği, onu diğerlerinden ayıran en önemli özellik haline gelecekti. Eğitimini tamamladıktan sonra Prusya Ordusu'nda görev alması için çağrıldı. Askeri hizmeti sırasında elektrikle ilgili çalışmalara yönelmesi ise ironik bir tesadüf gibi görünüyor; zira daha sonra gerçekleştireceği devrim niteliğindeki buluşların ilk tohumları burada atılmaya başlanmıştı. Siemens’in ismi tarihe kazınacak olan ilk buluşu: telgrafın geliştirilmesiydi.

Bu icat sayesinde iletişim dünyası büyük bir sıçrama yaptı ve insanlar arasındaki mesafeler küçüldü. Ancak bunu gerçekleştirmek için gereken zorluklarla başa çıkmak hiç de kolay olmadı; teknolojik altyapının eksiklikleri ve finansman sorunlarıyla mücadele etti. Çalışmalarına devam etti, fakat belki de en büyük zorluğu kendi içindeki cesareti ve kararlılığı sağlamakta buldu. 1847 yılında Siemens & Halske'yi kurarak hayallerini gerçeğe dönüştürmeye başladı bununla birlikte sanayi devriminin öncülerinden biri olma yolunda önemli adımlar attı.

Fakat bu süreçte rekabetin sert yüzüyle tanışmak zorunda kaldı; çünkü o dönemlerde birçok yenilikçi ruh da vardı ve her biri kendi buluşlarını pazara sürme peşindeydi. Zamanla Siemens yalnızca elektrik mühendisliği alanında değil, aynı zamanda demiryolu inşaatı ve telekomünikasyon sistemlerinde de kendisini gösterdi buna rağmen girişimleri genellikle ya öngörüsüzlük ya da işbirliği eksikliğinden dolayı engellerle karşılaşmıştı. Her şeyden önce ticari başarısının altında yatan sebep: sürekli öğrenme arzusu ve vazgeçmeme kararlılığıydı. Onun geliştirdiği dinamo, elektrik akımının üretiminde çığır açıcı bir nitelik taşıyordu; ancak çoğu zaman bu tür icatların arka planında yaşamın acılı gerçekleri yer alıyordu… Örneğin, dinamonun ilk denemeleri sırasında birkaç kez ciddi kazalar geçirdiğine dair rivayetler dolaşıyor; ama hepsine rağmen pes etmedi! Onun azmi genç mühendislerin ilham kaynağı oldu – “Bir gün bunun meyvelerini toplayacağız” dediğini düşünebiliriz… Fakat zaman ilerledikçe iktisadi değişimlerin getirdiği sorunlarla yüzleşmek zorunda kalıyordu özellikle işçi hakları üzerine tartışmalar yükselmeye başladığında… Kimi tarihçiler yazdığı makalelerde onun sosyal sorumluluk anlayışına dikkat çekiyorlar ki bu oldukça dikkat çekici! Belki de dönemin işçi sınıfıyla empati kurabilmesi sayesinde uzun vadede sürdürülebilir başarılar elde edebildi? 1866 yılına gelindiğinde ise teknoloji alanında yeni bir dalga başladı: elektrifikasyon! İşte tam burada Siemens'in adı daha çok duyulmaya başlandı...

Herkes onun projelerini takip etmeye başladı çünkü o artık sadece yetenekli bir mühendis değil; aynı zamanda teknoloji dünyasının öncüsüydü! Tüm bunlar olurken Almanya’daki sanayileşmenin hız kazanması da ona avantaj sağladı – sonuçta dünya pazarlarında kabul gören ürünler üretiyorlardı! Ancak her başarılı hikaye gibi onun hikayesi de sona yaklaşmaya başladı... 1892 yılında gözlerini kapadı ama ardında bıraktığı miras asla silinmeyecek kadar derindi… Elektriğin hayatımıza girmesindeki rolü düşünüldüğünde birçok kişi bugün bile ona minnettar olabilir... Sanayicilerin ve mühendislerin gözünde Simone'un başardıkları çok değerliydi! Bugün bile müziğimizde sıkça duyduğumuz birçok aletin çalışmasındaki temel prensipler ondan geliyor… Kim bilir? Belki ilerleyen yıllarda geliştirilecek yeni teknolojilerde bile etkileri görülecek! İronik biçimde onu unutmamak adına dünya genelinde üniversitelerde verilen ödüller var insanlık tarihinin en büyük mucitlerinden biri olduğu kesin!