1979 - Engin Altan Düzyatan, Türk oyuncu ve sunucu

Ancak, tiyatro eğitimini tamamlamadan önce birçok zorlukla karşılaştı.Tiyatro sahnelerinde sergilediği performanslar ile dikkat çeken Engin Altan Düzyatan, kısa sürede televizyon dünyasına adım attı. Dizi setlerinde başladığı kariyeri hızlıca yükseleşti özellikle 'Aşk-ı Memnu' dizisindeki karakteriyle büyük bir çıkış yakaladı. Ancak bu popülariteye ulaşmak için verdiği mücadelelerin pek çoğu arka planda kaldı; kim bilir belki de en büyük hatası, zaman zaman kendisini yeterince ifade edememesi oldu.Düzyatan’ın kariyerinin dönüm noktalarından biri 2010 yılında yaşandı: "Diriliş: Ertuğrul" dizisinde başrol oynaması... Bu dizi sayesinde sadece Türk izleyicilerin değil; uluslararası alanda da birçok kişinin ilgisini çekmeyi başardı.

İronik olarak, o dönemlerde birçok oyuncunun benzer rollerde yer alması beklenirken; Engin'in performansı özgünlüğüyle öne çıktı ve herkes tarafından takdir edildi.Ancak başarıya giden yol hiç de kolay değildi. Dizi başladığında bazı eleştirmenler onun yeteneklerini sorguladı "Acaba bu rolün altından kalkabilecek mi?" soruları havada uçuşuyordu... Buna rağmen üstesinden geldiği her zorluğun ardından izleyici kitlesinin ona olan sevgisi arttı ve onu Türk televizyon tarihinin en ikonik isimlerinden biri haline getirdi.Kariyerindeki diğer önemli bir dönemeç ise film projeleri oldu. Engin Altan Düzyatan'ın sinema dünyasındaki başarısı tartışmalı bir şekilde devam etti: "Bana Göre" adlı film projesi ile seyirci karşısına geçtiğinde birçok eleştiri aldı ama aynı zamanda sosyal medya üzerinden gelen desteklerle moral buldu.

Filmin yayınlandığı günlerde yoğun yorumlar aldı; bazıları şarkıcı olmasını istemişti! Belki de kişisel yeteneklerinin çok yönlülüğü yüzünden insanlar sürekli yeni alanlarda onu görmek istediler.Zaman geçtikçe sadece bir oyuncu değil aynı zamanda sunucu kimliğiyle de tanınmaya başlandı... Özellikle yarışma programlarında yer alarak kendini daha geniş kitlelere tanıtmayı başardı ve bu yönü ona farklı bir boyut kattı. Ekrandaki samimiyeti ve enerjisiyle milyonların gönlünde taht kurmuştu; böylece halk arasında sevgili “sunucu” olarak anılmaya başladı.Yıllar geçtikçe Engin Altan Düzyatan'ın kariyeri hız kesmeden devam etti her projede yeni sınırları zorladı... Fakat onun başarılarının arkasında yatan gerçek ise azmi ve disipliniydi; zira sektörde kalabilmek için sadece yetenek yeterli olmuyordu! Sürekli gelişim içinde olması gerekiyordu ki bunu da fazlasıyla başardı!Birçok başarılı projeye imza atan düzyatanın etkileyici hayat hikayesinin ardında durmaksızın çalışan bir adam vardı...

Zaman zaman kırılgan taraflarını açığa çıkararak izleyicileriyle bağ kurmayı tercih etti! Kim bilir belki de bu yüzden genç nesillerle çok daha yakın ilişkiler geliştirebildi? Yaşamındaki iniş çıkışları açıkça paylaşması ona hem insanlık hali hem de güçlü imaj kazandırdı!Son yıllarda sosyal medyanın yükselişi ile birlikte Engin’in etkisi iyice arttı! Instagram’da paylaşımlar yaptıkça fan kitlesinin büyüdüğünü gördü… Kimi takipçileri onun sadece oyunculuğuna hayran kalıyor olsa da bazıları ailesine olan düşkünlüğüne vurgu yapıyordu! Sonuçta hayranlarının farklı kesimleri vardı kimseyi kırmadan tüm enerjisini onlara vermeye çalıştı.Özellikle sosyal medya üzerinden gelen tepkilere yanıt vermesi tartışmalıydı… Bazıları bunu sıradanlaştırıcı bulurken diğerleri ise onu destekledi! Her ne olursa olsun kararlılıkla ilerlemeyi sürdürdü: Onun duruşu değişmedi ve o hep gündemde kalmayı bildi!Bugün bile verdiği pozitif mesajlarla adını unutturmayan Endgin Altan Düzyatan’ın mirası sürdürülebilir nitelikte... Ölümünün ardından bile ne tür eserler bırakacağı merak konusu olacak kuşkusuz ki! Sosyal medyada gençlerin arasında hâlâ yaşamaya devam eden “Ertuğrul” karakteriyle anılmakta aslında tarihin nasıl yazıldığını gösteren nadide örneklerden biri hâline geldi...Kendisi gibi cesur ruhlu sanatçıların toplum üzerindeki etkisinin ne denli büyük olduğunu hepimiz görmekteyiz… Onun gibi sanatçılar aracılığıyla geçmişten günümüze taşınacak değerlerimiz şekilleniyor olacak!