Baba Rahman: Futbolun Kıymetli Yıldızı

Bir yaz akşamı, Gana'nın Kumasi şehrinde bir bebek dünyaya geldi. Ailesinin en küçük çocuğuydu; futbol aşığı bir babanın oğlu. Belki de futbol sahalarındaki yıldızının doğum günü, bu anın getirdiği sevinçle başlamıştı. Küçük yaşta topu ayağına alan Baba Rahman, her gün sokaklarda arkadaşlarıyla maçlar yaparak büyüdü. Topla olan bağı o kadar güçlüydü ki, futbol onun için sadece bir oyun değil; adeta bir yaşam tarzı haline gelmişti.

Genç yaşta yerel takımlarda oynamaya başladı. Ancak onun için bu yolculuk kolay olmadı; zira ailesi yeterli maddi imkana sahip değildi ve çoğu zaman stadyumlara gitmek bile hayal gibiydi. Buna rağmen, genç yetenek kendi azmi ve çalışkanlığı ile dikkat çekti; sokakta geçirdiği saatler onu gelecekteki başarılarına hazırlıyordu. İlk olarak 2010 yılında küçük yaşta yerel kulüp Asante Kotoko'nun altyapısına katıldı.

Buna rağmen, asıl patlama noktası 2012 yılında yaşandı! Genç yetenek, Gana'nın U-20 milli takımında forma giymeye başladı ve burada sergilediği performansla tüm gözleri üzerine çekmeyi başardı. Sahada gösterdiği beceriler onu kısa sürede ünlü yaptı; bunun sonucunda Avrupa kulüplerinin radarına girmesi gecikmedi.

Profesyonel Kariyerinin Başlangıcı

İronik olarak, ilk profesyonel sözleşmesini Avrupa'da imzaladı Almanya'nın Augsburg kulübüyle anlaşma sağladı! Bu adım onun kariyerinde büyük bir dönüm noktasıydı çünkü artık hayalindeki ligde oynayabilecekti. İlk sezonunda beklenmedik derecede başarılı oldu; ancak buna rağmen birçok eleştiriden kaçamadı.

Kimi yorumcular onun fiziksel yapısını sorgularken, kimileri ise genç yaşına rağmen sergilediği olgun oyun stilini övdü. Belki de eleştirilerin arasında kaybolmuştu ama oyunculuk kariyerine verdiği önem her şeyden daha belirgindi sonunda 2013 yılında Gana A Milli Takımı ile de tanıştı!

İngiltere'ye Yolculuk

Baba Rahman'ın gerçek macerası 2015 yılı itibarıyla başladı... Chelsea ile anlaşma sağladı ve gözler yine ona çevrildi! Bu transfer birçok insan için sürpriz oldu çünkü İngiltere Premier Ligi’nde mücadele etmek hiç kolay değildi. Ancak o cesaretini korudu ve ilk maçında gösterdiği performansla taraftarların kalbini kazandı.

Sahada sağ bek pozisyonunda oynasa da oynadığı oyun her zaman kalabalığın dikkatini çekmeyi başardı hızıyla rakiplerine adeta korku salıyordu! Ancak ironik bir şekilde, Chelsea’de geçirdiği süre içerisinde sakatlıklarla boğuşmak zorunda kaldı; belki de gelecekte olabilecek pek çok başarısının önünde büyük engeller çıkmıştı.

Sakatlıklar ve Mücadeleler

Sakatlıklar yüzünden bazen yedek kalmayı öğrenmek zorunda kaldı... Ama o pes etmedi! Hatta bazı röportajlarında “her şeyin üstesinden gelebilirim” diyerek kendine olan inancını vurguladı işte bu azim onun en büyük silahlarından biri oldu!

Kırılma Noktası: Kiralık Transferler

Buna rağmen Chelsea'deki durumu pek iç açıcı görünmüyordu... İki yıl sonra kiralık olarak Schalke'ye transfer edildiğinde yeni bir başlangıç fırsatı yakaladı! Burada geçirdiği süre boyunca hem takımı hem de kendi performansı adına önemli işler yaptı; ardından yeniden dikkatleri üzerine topladı!

Taraftarların sevgilisi haline gelmesi ise onu daha da motive etti... Öyle ki tekrar milli takımdaki başarısını arttırdı ve uluslararası arenada da kendisini kanıtlamak için harika fırsatlar buldu.

Dönüşüm Süreci: Sürekli Yenilenme

Tüm bu süreçlerde belki de en büyük şansı kendisine verdi bu dönüşüm süreciydi… Sakatlıklardan kurtulup tekrar sahalara dönerken gelişim göstermesi gerekiyordu; yine de mücadelesinden asla ödün vermedi!