1923 - Assi Rahbani, Lübnanlı besteci ve müzisyen (ö. 1986)

İlerleyen yıllarda, özellikle de müzik eğitimi almak için Beyrut’a gitmesiyle birlikte hayalleri gerçeğe dönüşmeye başladı. Genç yaşta piyano çalmayı öğrenmeye başladı ve bu enstrüman ona sadece notalar değil, aynı zamanda duyguların ifadesini de sunuyordu. Ancak müziğin sadece teknikten ibaret olmadığını da erken yaşta fark etti; zira halkın kalbine hitap etmek istiyorsa duygularını da notalara yansıtması gerektiğini biliyordu. İlk bestelerini yapmaya başladığında yalnızca kendisini değil, tüm toplumunu etkileyebilecek güçte eserler ortaya koydu.

Ancak bu süreçte ailevi bağları da güçlüydü; annesi onun yeteneğini keşfetmişti ve ona destek oluyordu. Düşüncelerini özgürce ifade etmesi için her zaman yanında oldu belki de en büyük ilham kaynaklarından biri buydu. Üniversite yıllarında edindiği arkadaşlıklar onu farklı melodilere yönlendirdi. Birçok genç sanatçıyla tanıştı ve ortak projelere imza attı; bu dönemde yaptığı eserlerin çoğu daha sonra Arap dünyasında efsane haline gelecekti.

Ancak kim bilir, belki de en büyük başarısını sadece kendi adını duyurmakla değil, aynı zamanda Arap müziğinin evrensel boyutunu keşfettiği an ile elde etti. Müzik kariyerinde önemli bir dönüm noktası olan “Rahbani Kardeşler” grubunun kurulmasıyla birlikte Assi Rahbani’nin ismi artık sadece Lübnan’la sınırlı kalmadı tüm Arap dünyasında yankılanmaya başladı. Grubun diğer üyesi olan kardeşi Mansour ile birlikte oluşturdukları eserler halk arasında büyük ilgi gördü ve pek çok konser düzenlemeye başladılar. "Beyrut'ta gerçekleştirilen konserleri" adeta birer devrim niteliğindeydi! Yerel halka ulaşmanın yanı sıra uluslararası sahnelerde de yer almaya başladılar.

Bütün bunlar olurken ne yazık ki bazı kesimlerden gelen eleştirilerle karşılaştılar çünkü yeniliklere açık olmayan bazı gelenekçi sanatçılar onlara karşı tavır aldılar. Yine de, tüm baskılara rağmen Assi Rahbani dimdik ayakta durdu ve şarkılarıyla insanların kalplerine dokunmayı başardı. Belki de en etkileyici yanı ise kültürleri harmanlayarak yeni sesler yaratma yeteneğiydi; Batı müziğinin unsurlarını alıyor ama onları Arap melodileriyle bütünleştiriyordu... Sonuç olarak ortaya çıkan eserleri dinleyenlerin gözünde onu yalnızca bir besteci değil aynı zamanda bir dahi haline getirdi! Zaman geçtikçe popülerliği arttı ancak başarı beraberinde zorlukları getirmekteydi: Siyasi çatışmaların arttığı yıllarda ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı...

Ama buna rağmen çalışmalarına devam etti ve hayatının sonuna dek bestecilik kariyerine ara vermedi! Belki de o günlerde hepimizin unuttuğu şeylerden biri: sanatta sınırların olmadığıydı! Yaşamının sonlarına yaklaşırken dünya genelindeki sayısız sanatçı üzerinde bıraktığı etkiyi görmek Assi için mutluluk vericiydi fakat her geçen gün sağlık sorunları artmaktaydı… Oysa içinde taşıdığı tutku hiç sönmedi! Ne var ki sağlığı elvermediği için birçok projeyi tamamlayamadı ama mirası asla unutulmayacaktı. Ölümünün ardından bile onun tarzında yapılan çalışmalar sürmekteydi dolayısıyla bugün bile çokça dinlenen parçalarının popülerliği hala devam ediyor... Zira günümüz müzisyenleri Assi’nin mirasını yaşatmak adına onun eserlerinden ilham almaya devam ediyor! Müziğiyle yarattığı dünya hâlâ renkleniyor… Kim bilir belki ileride yeni kuşaklar onu daha iyi anlayacak... İşte böylece Assi Rahbani'nin hikâyesinin sonuna geldik fakat onun sanatı asla sona ermeyecek...

Zaman geçse bile melodi­leri ebediyen yankılanacak!